Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

173 TBB Dergisi 2022 (162) Müzeyyen EROĞLU DURKAL / Aynur HASOĞLU göre, idarece yukarıda anılan 28. madde hükmü uyarınca en son Danıştay onama kararının kendilerine tebliğinden itibaren 30 gün içinde iptal kararının gereğinin yerine getirilerek işlem tesis edilmesi gerektiği, ancak idarece bu maddeye uygun hareket edilmediği görülmektedir. Bu durumda, davacının 30 gün içinde mahkeme kararı gereğini yerine getirmeyen idareye karşı sonraki 60 gün içinde iptal kararına göre işlem yapılmaması nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemiyle dava açması gerekirken, bu süre geçirilerek, aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra 15.7.2002 tarihinde idare mahkemesi kararının gereğinin yerine getirilmesi yolundaki başvuruya 20.8.2002 tarihinde idarece verilen cevap üzerine 30.9.2002 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmaktadır” şeklinde hüküm tesis edilmek suretiyle bu görüş savunulmuştur. Söz konusu kararda iki farklı karşı oy bulunmaktadır. Karşı oylardan ilkine göre; yargı kararının yerine getirilmemesi sebebiyle açılacak davalarda İYUK’ta özel bir süre öngörülmemekle beraber 10 yıllık genel infaz zamanaşımı süresinin burada da uygulanması gerekmektedir. O halde ilgililer, idari yargı yerince verilen bir kararın uygulanması istemiyle 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde idareye başvurarak söz konusu kararın uygulanmasını istemeli, bu istemlerinin reddi üzerine de İYUK 10. maddede belirtilen süre içinde dava açmalıdırlar. İkinci karşı oya göre ise “iptal kararlarının yerine getirilmemesi hali ne kadar uzun sürerse sürsün, bu durum iptal kararının idare tarafından yerine getirilmesi sorumluluğunu sona erdirmez. Bu itibarla yargı kararına göre işlem tesis etmeyen veya eylemde bulunmayan idareye tazminat talebiyle yapılacak başvurunun reddi ya da isteğin reddedilmiş sayılmasını gerektirecek idare davranışından itibaren 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinde öngörülen sürede dava açılması” gerekmektedir. Görüleceği üzere kararın karşı oylarında da yargı kararının yerine getirilmemesi nedeniyle açılacak tazminat davalarının zamanaşımı konusunda iki farklı görüş ortaya çıkmış olup bunlardan ilki; yargı kararının yerine getirilmesinin ilamın tebliğinden itibaren 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde idareden talep edilmesi ve talebin açık ya da zımnen reddi üzerine dava açılması gerektiğidir. İkincisi ise idari yargı kararlarının idarece yerine getirilmesi zorunluluğunun hiçbir zaman sona ermeyeceği bir başka ifadeyle herhangi bir zamanaşımı süresine tabi olmadığıdır. Bu sebeple ilgili, idareden her zaman yargı kararının yerine getirilmesini talep edebilir. Bu talebin açık veya zımnen reddi durumunda da İYUK 7. maddesinde öngörülen süreler içinde davasını açabilir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1