220 Boşanma Davalarında Kişisel Sağlık Verilerinin Korunması Üstelik boşanma davası açmak isteyen kişinin, rızası hilafına eşini tıbbi müdahaleye maruz bıraktırarak, hakkında rapor düzenlettirme yetkisi olmaması bir yana; akıl sağlığının rapora bağlanması gereken kişiyle (eşiyle) ilgili, elinde bir sağlık kurulu raporu olması da düşük bir ihtimaldir. Ayrıca böyle bir raporun varlığı halinde bile akıl hastası olan eşin rızası olmaksızın bu kişisel sağlık verisinin davacı eş tarafından mahkemeye sunulması kişisel sağlık verilerinin korunması anlayışıyla bağdaşır nitelikte değildir. Resmi sağlık kurulu raporu, Yargıtay uygulamasında da TMK’nın 165. maddesi hükmüne dayanılarak dava açılabilmesi için değil; boşanma kararı verilebilmesi için, aranan bir şart olarak yorumlanmaktadır. Yargıtay’ın35 konuya ilişkin bir kararında kullandığı, “Mahkemece bu konuda rapor alınmadığı gibi, mahkemenin kararında belirttiği İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 01.12.2006 tarihli yazısı, davalının hastanede tedavi gördüğü 13.09.2004-12.10.2004 dönemine ait verilere dayanmaktadır. Bu yazı hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece yapılacak iş, davalıda bulunan akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirecek nitelikte olup olmadığı ve hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığını resmi sağlık kurulu raporuyla tespit etmek, delilleri hep birlikte değerlendirip sonucu uyarınca karar vermekten ibarettir. Bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır” ifadesinden de bu sonuca ulaşılabilmesi mümkündür. Yasa koyucunun TMK’nın 165. maddesinde kullanmayı tercih ettiği ifadeler sonucunda, eşin akıl hastası olduğuna ve bu hastalığın geçmesine olanak bulunmadığına dair raporu (kişisel sağlık verisini) hazırlayacak olan merci, resmi sağlık kuruludur. Tek bir hekimden alınan bu yöndeki raporlara dayanan boşanma kararları, Yargıtay tarafından bozulmaktadır.36 Yargıtay uygulaması, raporlar arasında çelişki 35 Y. 2. HD, E. 2007/6730, K. 2008/4453, T. 31.03.2008; Y. 2. HD, E. 2009/5912, K. 2010/8623, T. 29.04.2010. Benzer bir görüş “Davadan önce alınmış bir rapora göre boşanma kararı verilemez. Tıp biliminin her an ilerleme kaydettiği düşünülecek olursa, sağlık kurulu raporunun açılan dava sırasında düzenlenmiş olması gerekir” ifadesiyle Erol tarafından da ileri sürülmektedir. Yasemin Erol, “Akıl Hastalığına Dayalı Boşanma”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Konya 2011, C. 19, S. 1, s. 131. 36 “... davacı kadının kısıtlanmasının gerektirecek bir durumun varlığının tespiti konusunda vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunması veya kendiliğinden bu konuda davalı-karşı davacı kadının yeniden sevk edilerek resmi sağlık kurulu heyetinden oluşacak şekilde yeterli bir rapor alınıp delillerin
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1