Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

227 TBB Dergisi 2022 (162) Emel BADUR konusunda şu ifadeye yer verilmiştir: “Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın raporunda da davalı-davacı kadının devri bir psikoz olan bipolar affektif bozukluk denilen hastalığa duçar olduğunun belirtilmesi karşısında, davalı-davacı kadının eylem sırasında bu hastalığın etkisiyle hareket ettiği ve eylem sırasında fiil ehliyetinin bulunmadığının kabulü gerekir. Hastalığın sonradan remisyon dönemine girmesi, kadının olay tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu anlamına gelmez. Bu nedenle davalı-davacı kadına kusur izafe edilemez”. III. BOŞANMA DAVALARINDA KİŞİSEL SAĞLIK VERİLERİNİN İŞLENMESİNE İLİŞKİN HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ Konuya öncelikle boşanma davalarının görüldüğü yargı makamları açısından yaklaşılacak olursa, kişisel verilerin yargı makamları tarafından işlenmesine yönelik olan bir istisna düzenlemesiyle karşılaşılacaktır. KVKK’nın “İstisnalar” kenar başlıklı 28/1/d maddesinde, “Kişisel verilerin soruşturma, kovuşturma, yargılama veya infaz işlemlerine ilişkin olarak yargı makamları veya infaz mercileri tarafından işlenmesi” halinin Kanun’un kapsamı dışında bırakıldığı görülür. Aslında yargılama faaliyeti, gerek tarafların dava ve cevap dilekçeleri gerekse sundukları deliller nedeniyle hem davanın taraflarının hem de taraf olmayan (tanık, uzman veya bilirkişi vb.) kişilerin kişisel verilerinin işlenmesine neden olmaktadır.55 Bu istisnai hükümle, sadece yargı makamları (ve infaz mercileri) açısından ve yargılama işlemlerine ilişkin olarak işlenen kişisel veriler, genel veya özel nitelikli veri ayrımı yapılmaksızın, Kanun’un kapsamının dışına çıkarılmaktadır.56 Örneğin akıl hastalığı sebebine dayalı boşanma davası kapsamında düzenlenen resmi sağlık kurumu raporu, hazırlayan resmi kurum bakımından kişisel sağlık verisinin işlenmesi olarak nitelenebilecekken; dava dosyasına girmesi halinde mahkeme açısından işleme faaliyetinden söz edilmesi mümkün olmayacaktır. lı kadının davranışlarının iradi olduğu, bu sebeple kusurlu olduğundan söz edilemez”. Y. 2. HD, E. 2101/4532, K. 2012/6280, T. 19.03.2012. 55 Konu hakkında bkz. Hilal Üçüncü, Medeni Yargılama Hukukunda Kişisel Verilerin ve Sırların Korunması, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2019, s. 20 vd. 56 Söz konusu düzenleme, özel nitelikli kişisel verilerin ve bu kategori içinde de kişisel sağlık verilerinin ve cinsel hayata dair verilerin korunmasının önemi göz önünde bulundurulduğunda eleştiriye açık niteliktedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1