303 TBB Dergisi 2022 (162) Hülya ATLAN GÜRER yapılacak feragat beyanlarının geçersiz sayılması, hukuki uyuşmazlıkların da artmasına yol açar. Hukuki uyuşmazlıkların artması, uzun sürmesi ve mahkemelerin bu tür davalarla meşgul edilmesi ise kamu yararını zedeler.59 İşte, genel olarak zamanaşımının dayanağı olarak gösterilen kamu düzeni ve kamu yararı burada, zamanaşımı süresi işlerken de zamanaşımından feragat edilebilmesine imkân tanınması bakımından gerçek bir dayanak noktası oluşturur.60 Belirtelim ki, İsviçre Borçlar Kanunu’nun zamanaşımı hükümlerinde yapılan (ve 01.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren) değişikliklercelik ve üstünlük sağlar (Bu konuda bkz. Müller, s. 294). Ayrıca zamanaşımından feragatin etkisinin ne olduğunun (zamanaşımı hukukundaki revizyondan sonra dahi) kanunda açıklıkla öngörülmemiş olması karşısında taraflar, zamanaşımını durduran bir sebep olarak öngörülen OR Art. 134/1 b. 8’e başvurmayı daha risksiz bir yol olarak tercih edeceklerdir. Gerçekten kanun, zamanaşımından feragatin, feragat beyanında belirtilen süre için zamanaşımının durmasına mı yol açacağı, yoksa zamanaşımının işlemesini durdurmaksızın, borçlunun söz konusu süre içerisinde zamanaşımı defini ileri sürmesine engel olmakla sınırlı bir etkiye mi sahip olduğu konusunda bir açıklık içermemektedir. Bu durumda uzlaşma görüşmelerinin tarafları, zamanaşımından feragat yerine, OR Art. 134/1, b. 8’e göre zamanaşımının durması konusunda sözleşme yapmaya yöneleceklerdir (Bu konuda bkz. Wildhaber/Dede, Berner Kommentar OR, Art. 141, N. 14 vd.). Hukukumuzda da TBK m. 148 hükmü kapsamı dışındaki sürelerin taraflarca serbestçe değiştirilebiliyor olmasının, ek durma nedeninin de kararlaştırılabilmesine imkân tanıyacak biçimde yorumlanması gerektiği belirtilmektedir. Buna göre taraflar, zamanaşımı süresinin değiştirilmesini bazı şartlara bağlayabilirler. Bu kapsamda taraflar, zamanaşımı süresinin uzlaşma görüşmeleri devamınca uzayacağını kararlaştırabilmelidirler. Böyle bir anlaşma, aynı zamanda ek bir durma nedeni öngörülmesi anlamına gelir (Paksoy, s. 107). Hukukumuzda tarafların ek bir durma sebebi kararlaştırabilmelerine imkân tanıyan bu yorum biçimi, özellikle uzlaşma görüşmeleri bakımından pratik ihtiyaçlara karşılık vereceğinden bizce de isabetlidir. Hatta bize göre ek durma sebebinin tüm zamanaşımı süreleri bakımından öngörülebilmesi gerekir. Böylece belirsiz ve karmaşık sonuçlar doğurabilen zamanaşımından feragat kurumuna alternatif bir hukuki imkânın yolu açılmış olur. İsviçre hukukunda olduğu gibi, uzlaşma görüşmeleri süresince zamanaşımının durmasının taraflarca kararlaştırılabileceğinin kanun hükmüne bağlanması ise önerilmeye değerdir (Bu konuda ayrıca bkz. Kaşak/Ganbari, s. 106). 59 Paksoy, s. 79 vd. ve 84 vd. Aynı yönde bkz. İpek İşleten, s. 213. 60 Ayrıca bkz. yukarıda, dn. 56. TBK m. 160/1 hükmü, zamanaşımı süresi işlerken feragat edilemeyeceği şeklinde yorumlansa bile, bu sürede feragat beyanında bulunan borçlunun daha sonradan zamanaşımı defini ileri sürmesi, bu kez hakkın kötüye kullanılması yasağı ile karşılaşır. Ancak zamanaşımı süresi işlerken yapılan ve somut ihtiyacı karşılamaya yönelik feragat beyanlarının geçerli kılınabilmesini, ikincil nitelikteki hakkın kötüye kullanılması yasağı ile sağlamak yerine, hükmün, alacağın doğumunda veya öncesinde yapılacak feragat beyanlarının yasak olduğu şeklinde yorumlanması daha kalıcı ve sağlam bir çözüm olur (Bu görüş için bkz. Paksoy, s. 87-88).
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1