307 TBB Dergisi 2022 (162) Hülya ATLAN GÜRER bağlanmasının hukuk güvenliğine (Federal Mahkeme’nin kararlarında zamanaşımının öngörülme amacı olarak vurguladığı) zarar vereceği belirtilmektedir.73 Bunun yanı sıra, zamanaşımının başlangıcından itibaren feragat edilebileceğine ilişkin kanun ifadesinin nispi ve mutlak zamanaşımı sürelerinin söz konusu olduğu alacaklar bakımından (söz gelimi OR Art. 60/1, TBK m. 72/1) belirsizlik taşıdığı, bununla nispi (kısa) zamanaşımı süresinin mi, yoksa mutlak (uzun) zamanaşımı süresinin mi kastedildiğinin anlaşılamadığı belirtilmektedir.74 Bu halde zamanaşımının başlangıcı olarak mutlak zamanaşımı süresinin esas alınması gerektiğine vurgu yapılmaktadır.75 Zira sorumluluk hukukunda mutlak zamanaşımı süresi objektif bir ana (zarar verici olaya) bağlı olup, sübjektif kriterlere bağlı olan (öğrenme anı) nispi zamanaşımı süresine göre çok daha kolay tespit edilebilir. Böylece geçerli feragat anı daha güvenilir bir biçimde belirlenmiş olur.76 Yukarıda belirtilen nedenlerle İsviçre doktrininde, İsviçre Federal Mahkemesi’nin BGE 132 III 226 ilke kararıyla benimsenen çözüme sadık kalınması ve borçluya, alacağın doğumundan hemen sonra zamanaşımı definden feragat etme imkânının tanınması gerektiği belirtilmektedir.77 Buna göre, her ne kadar yeni OR Art. 141/1 hükmü, feragat edilebilecek an olarak açıkça “zamanaşımının başlangıcı”nı esas almışsa da lafzın hükmün gerçek anlamını yansıtmadığına ilişkin inandırıcı gerekçelerin bulunması halinde bundan sapılması mümkündür. Bu anlamda geçerli feragat anının, amaçsal indirgeme (teleolojik redüksiyon) yoluyla bugüne kadarki yargı uygulamasına uygun 73 Wildhaber/Dede, Berner Kommentar OR, Art. 141, N. 24. 74 Fellmann, ZBJV, s. 222; Wildhaber/Dede, Verzicht, s. 141; Gauch/Schluep/ Schmid/Emmenegger, N. 3380a; Fellmann, HAVE, s. 153-154. Keza bu düzenleme karşısında, feragat beyanında bulunulduğu sırada tarafların zamanaşımının başlangıcı konusunda açıkça bir hataya düşmesi halinde ne şekilde hareket edileceğinin de cevapsız kaldığı belirtilmektedir. Buna göre söz konusu haller, alacaklının güven yararı gerektiriyor ise hakkın kötüye kullanılması yasağının denetimine tâbi tutulmalıdır (Wildhaber/Dede, Verzicht, s. 141; Wildhaber/Dede, Berner Kommentar OR, Art. 141, N. 28). 75 Fellmann, ZBJV, s. 222; Fellmann, HAVE, s. 153-154. Bu yönde bkz. Wildhaber/ Dede, Berner Kommentar OR, Art. 141, N. 27. 76 Wildhaber/Dede, Berner Kommentar OR, Art. 141, N. 27. 77 Wildhaber/Dede, Verzicht, s. 141. Ayrıca bkz. Fellmann, ZBJV, s. 221-222; Fellmann, HAVE, s. 153. Karş. Koller, ZBJV, s. 695, 699. Zamanaşımından feragatin geçerliliğinin belirli bir ana bağlanmaması gerektiği görüşünde bkz. Karaşahin, ZBJV, s. 746.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1