Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

355 TBB Dergisi 2022 (162) Artür KARADEMİR İşçinin fiilen iş görmeye ertesi gün başlayabilmesi için gece yaptığı yolculuklarda geçen sürelerin de çalışma süresinden sayılması gerektiği görüşüne İş Kanunu’nun 66. maddesi ile 63/2 fıkrasının 1. cümlesinin bir arada okunması suretiyle ulaşılabileceği kanaatindeyiz. Zira “günlük normal çalışma” kavramının İş Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş bir tanımı bulunmamaktadır. Bilakis, İş Kanunu’nun 63/2 fıkrasının 1. cümlesi uyarınca tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresinin işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine farklı şekilde dağıtılması mümkündür.92 Aynı şekilde, günlük çalışma süresinin mutlaka gündüz saatlerine dağıtılması veya işin gündüz saatlerinde başlaması da mecburi değildir.93 İş Kanunu rejiminde çalışma süresine esas teşkil eden düşünce, işverenin buyruğu altında geçirilen sürenin ücretlendirilmesidir. Hatta yolda geçen sürelere (İş K. m. 66/1-d) benzer şekilde, işçinin işinde ve her an iş görmeye hazır bir halde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve çıkacak işi bekleyerek boş geçirdiği süreler de çalışma süresinden sayılmaktadır (İş K. m. 61/1-c). Şu durumda, işverenin talimatına istinaden gece yola çıkmak zorunda kalan ve sabah çıkacak işi yolda beklemek suretiyle meşgul edilen işçi (İş K. m. 61/1-d) ile işveren arasında örtülü bir anlaşma gerçekleşmektedir (İş K. m. 63/2 c.1).94 Bu anlaşma, günlük çalışma süresinin ilgili gün için, örneğin mutat işe başlama saati olan 09:00’da değil, işçinin seyahat etmeye başladığı saat olan gece 24:00’da başlayacağına ve doğal olarak ilgili gündeki çalışmanın diğer günlere nazaran daha uzun sürebileceğine ilişkindir. 92 Bu uygulamanın sadece denkleştirme yapılan hallere özgü olmadığı yönünde bkz. Astarlı, s. 131. 93 Aksine bir kararlaştırma veya yedek hukuk kuralının bulunmadığı durumlarda işin başlama ve bitiş saatleri ile ara dinlenmelerinin zamanını tayin yetkisinin işverenin yönetim hakkına dayandığına ilişkin bkz. Subaşı, s. 320; Odaman, s. 16; Astarlı, s. 135. 94 Anlaşmanın şekli için bkz. Subaşı, s. 324; Odaman, s. 20. Ayrıca bkz. Nurşen Caniklioğlu, “4857 Sayılı İş Kanununun Çalışma Sürelerine İlişkin Düzenlemeleri”, III. Yılında İş Yasası (Seminer Notları), Türkiye Toprak Seramik Çimento ve Cam Sanayi İşverenleri Sendikası, Bodrum, 21–25 Eylül 2005, s. 154; Caniklioğlu, Çalışma Süresi, s. 5. Caniklioğlu’na göre, açık bir kararlaştırma olmaması halinde, tarafların kanundaki süre ve düzenleme üzerinden anlaştıkları sonucu çıkabileceği gibi, işçinin çalışmaya başlaması ile o işyerindeki yerleşik düzeni kabul ettiği, tarafların bu konuda anlaştıkları sonucuna da varılabilir. Bu durumda işçi ile işverenin o işyerindeki çalışma düzeni konusunda anlaşmış sayılmaları daha isabetli olacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1