Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

387 TBB Dergisi 2022 (162) Özde DEREBOYLULAR şi, kamu düzenini veya kamu güvenliğini tek başlarına veya topluca eylemli bir biçimde sınırlandırdıkları veya bozdukları anlaşılanlardan teslim olmaları için çağrı yapılanların çağrıda belirtilen süre sonuna kadar adli makamlara, emniyet veya herhangi bir resmi makama teslim olmamaları halinde de polisin silah kullanma ve ateş etme yetkisi vardır” (m. 86/3). Ancak, polis her halükarda kişinin teslim olması için teslim ol çağrısı yapmış olmalıdır. Ateş etmek her zaman en son çare olmalıdır. Kolluk görevlileri, önce havaya uyarı ateşi yapmalı, sonra ise kişinin ayağını hedef alarak ateş etmelidir. Kişi veya topluluğun eylemlerinin buna rağmen devam etmesi durumunda ise, hedef gözetilmeksizin ateş edilebilir (m. 88/2). b. Kelepçe Uygulaması KKTC hukukunda, Türk hukukundan farklı olarak hangi hallerde kelepçe kullanılabileceğini düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır.62 Bu hususta mevzuattaki tek düzenleme, kişinin mahkeme huzuruna elleri kelepçeli bir şekilde getirilmemesine ilişkindir.63 Bu düzenlemenin, henüz suçluluğu ispatlanmamış kişinin insan onurunu koruduğundan olumlu olsa da, yetersiz olduğu görüşündeyiz. Uygulamada çoğu zaman yakalanan kişinin tehlike arzedip etmediğine bakılmaksızın kelepçe takıldığı gözlemlenmektedir. Kolluk görevlileri çoğu zaman sorumluluk altına girmekten kaçınarak, neredeyse her olayda kelepçe kullanmaktadır.64 Tehlike arz etmeyen kişilere kelepçe takılması, her iki koluna girilerek götürülmesi, araca, kafası elle bastırılarak sokulması, toplum önünde küçük düşürücü bir muameleler olduğu gibi, kişilik haklarını ve masumiyet karinesini konusunda yasanın herhangi başka bir maddesinde düzenleme olmadığından, KKTC hukukunda yakalama müzekkeresi esasen uygulama alanı bulmaz. 62 Türk Hukukunda yakalanan kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hallerinde kelepçe takılması mümkündür (CMK m. 93). Kişiye kelepçe takılması zorunlu bir uygulama değildir, sadece belirli hallerde kabul görebilir. Kanun koyucu, yakalanan kişiye sadece iki durumda kelepçe takılmasına izin vermiştir. Bunlardan ilki, kişinin kaçacağının düşünülmesi iken, ikincisi de kendisinin veya başkalarının beden ve hayat bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin mevcut olmasıdır. Bu iki durum dışında kelepçe takılmamalıdır. Bkz. Şahin, Ceza Muhakemesi I, s. 281; Öztürk vd., Nazari ve Uygulamalı, s. 447; Yenisey/Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi, s. 314; Öztürk vd., Koruma Tedbirleri, s. 38. 63 Sözmener, Ceza Genel ve Ceza Usul, s. 308. 64 Yurtcan, CMK Şerhi, s. 349.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1