Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

412 Kuzey Kıbrıs Hukukunda Tutuklama Tedbirinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında ... ve yerinde bir güvence olup, AİHM içtihatlarıyla uyumlu gözükmektedir. Kişinin duruşması başlamadan 3 ayı geçmemek üzere verilen tutukluluk emirleri verilirken kişinin özgürlüğünün gereksiz yere kısıtlanmaması için azami titizlik gösterilmelidir. Bu doğrultuda, KKTC Yargıtayı’nın tutukluluk süresinin uzatılabilmesi için, kişinin suç ile ilgili olabilme ihtimali değil; kuvvetli şüphe araması gerekmektedir. AİHM tutuklama tedbirine ilk başvurulduğu zaman sanığın kaçma ya da delilleri karartma veya yok etme tehlikesinin mevcut olmasını tutuklama için yeterli görebilmekte iken, yargılamanın belirli bir aşamasında aynı gerekçelerle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini yeterli görmeyebilmektedir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında bu nedenler tek başına tutukluluk nedeni olarak kabul edilmemektedir ve yargılamanın hızlandırılması ile tutukluluk haline son verilmesi olup olmadığı değerlendirilmektedir. Tüm bu husular dikkate alınmalıdır. Öte yandan, tutuklama sırasında kelepçe kullanımının sınırlanmamış olması eksikliktir. Uygulamada çoğu zaman yakalanan kişinin tehlike arzedip etmediğine bakılmaksızın kelepçe takıldığı gözlemlenmektedir. Kolluk görevlileri çoğu zaman sorumluluk altına girmekten kaçınarak, neredeyse her olayda kelepçe kullanmaktadır. Kişinin yasal durumu göz önünde bulundurulmaksızın, gelişi güzel kelepçe takılması sürdürülebilir değildir. Kanun koyucu bu konuda bir an evvel harekete geçmelidir. KKTC hukuk sisteminin bu alandaki en önemli sorununun, tutuklanan kişilerin haklarına ilişkin olduğu görüşümüzdür. Şüphelinin ifadesi alınırken avukatının hazır bulunamaması, şüphelilere baro tarafından avukat tayin edilmesine ilişkin herhangi yasal bir düzenleme olmayışı bu alandaki en önemli eksikliklerin başında gelmektedir. Bu hukuksal gerçekler karşısında, şüphelilerden bir itiraf elde edebilmek için, kolluk görevlilerinin bu kişiler üzerinde baskı kurmaları, onları tehdit etmeleri, şiddet uygulamaları, korkutmaları veya yardım vaatlerinde bulunmaları kaçınılmaz hale gelmektedir. Ayrıca, Anayasa’da hukuka aykırı bir tutuklamanın mağduru olan herkese tazminat isteminde bulunma hakkı tanınmış olmasına rağmen, bu konuya ilişkin daha ayrıntılı düzenlemelere ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Kanun koyucu, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası’nda gerekli değişiklikleri yapmak suretiyle bu konudaki eksiklikleri gidermelidir. CMK’nın koruma tedbirleri nedeniyle tazminat başlıklı 141-144. maddelerinde düzenlenene benzer bir modelin benimsenmesi KKTC hukuku açısından olumlu olacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1