Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

35 TBB Dergisi 2022 (162) Burak ERDEM tildiği üzere, 1979 ile 1983 yılları arasındaki dört yıllık sivil yönetim süresi haricinde, 1966 yılından 1999 yılına kadar, neredeyse otuz yıllık bir zaman zarfında Nijerya, askeri diktatörlük ile yönetilmiştir. Hükümet sistemi olarak parlamenter sistemi benimseyen Birinci Nijerya Cumhuriyeti, 1966 senesinde yapılan askeri darbeyle son bulmuş ve 1979 ile 1983 yılları arasındaki sivil yönetim haricinde ülkede askeri cunta egemen olmuştur. Askeri diktaya son vererek kısa süreliğine de olsa ülkede sivil bir iktidarın varlığına imkân tanıyan ve bu yönüyle övgüleri hak eden kişi olarak ise Olusegun Obasanjo gösterilmiştir. Zira başkan seçilmesinden yaklaşık yirmi sene önce bir general olan Obasanjo, askeri rejimin başında kısa bir süre ülkeyi yönetmiş ve devamında iktidarından gönüllü şekilde vazgeçerek siyasi gücünü sivil yönetime devretmiştir. Obasanjo’nun bu tutumu gerek ulusal gerek uluslararası medyada büyük yankılar uyandırmış ve birçok otoritenin övgüsüne mazhar olmuştur. Bu fiili gerçekleştirdiği dönemde, Sahraaltı Afrika’nın neredeyse tamamının ya askeri diktayla ya da tek partili otoriter rejimlerle yönetiliyor olduğu gerçeği göz önüne alındığında, Obasanjo’nun eşine az rastlanır bu davranışı, kıtaya kısmen de olsa siyasi çoğulculuğun gelmesine yol açmıştır. Bu durum ise, 1999 Anayasası’nın yürürlüğe girmesi sonrası yapılan ilk başkanlık seçiminde Obasanjo’nun generalden başkana evrilmesinde ve Devlet Başkanı olarak seçilmesinde bir hayli etkili olmuştur.70 Yirmi birinci yüzyıla kadar askeri diktanın siyasette egemen olması, Nijerya’da siyasi partilerin gelişimine fırsat vermemiştir. Siyasi dernek ve parti kurmanın ya da bu partilere üye olmanın yasaklandığı ülkede ordu yönetimi, her fırsatta siyasete müdahil olmuştur. Öyle ki mevcut siyasi parti yasakları, 1999 yılında Obasanjo’nun başkan seçilmesiyle neticelenen genel seçimden yalnızca birkaç hafta önce kaldırılmıştır. Bu durum ise, seçimde ortaya çıkan partilerin halkla bütünleşememesi ve halktan gerekli desteği alamaması sonucunu doğurmuştur. Ayrıca seçime çok az bir süre kala kurulan siyasi partiler, zamansal imkânsızlık nedeniyle belirli bir siyasi program dâhi ortaya koyamamışlardır. Bu durum ise, gelişmiş maddi imkânları ve cömert sponsorları sayesinde propaganda yapma fırsatı bulan siyasi partilerin güçlenmesine olanak sağlamıştır.71 70 Mohammed, s. 177; Blondel, African Presidential, s. 151. 71 Mohammed, s. 178.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1