Türkiye Barolar Birliği Dergisi 163.Sayı

KASIM - ARALIK / NOVEMBER - DECEMBER: 2022 YIL/YEAR: 35 SAYI/ISSUE: 163 1988 yılından bu yana yayımlanan Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2002 yılından itibaren “Hakemli Dergi” olarak yayımlanmakta olup 2010 yılından bu yana da TÜBİTAK-ULAKBİM Hukuk Veri Tabanında dizinlenmektedir. HAKEMLİ BİR DERGİDİR

Sahibi / Owner Av. R. Erinç Sağkan Türkiye Barolar Birliği Bașkanı Sorumlu Müdürü / Managing Director Av. Veli Küçük, TBB Genel Sekreteri Yayından Sorumlu Bașkan Yardımcısı/ VicePresident Head of the Publishing Department Av. Gürkan Altun, TBB Bașkan Yardımcısı Genel Yayın Yönetmeni / Executive Editor Av. Özlem Bilgilioğlu Eșgüdüm Kurulu / Board of Coordination Av. Gürkan Altun Av. Veli Küçük Av. Gökhan Bozkurt Av. Özlem Bilgilioğlu Yayın Kurulu Özlem Bilgilioğlu Türkiye Barolar Birliği Genel Yayın Yönetmeni Gizem Özkan Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk ABD Araștırma Görevlisi Mustafa Horuș Türkiye Barolar Birliği Yayın İșleri Sorumlusu Danıșma Kurulu / Board of Advisors* Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ayșe Havutçu Yașar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ayșe Nuhoğlu Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Durmuș Tezcan İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Muhammet Özekes Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Necmi Yüzbașıoğlu Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Sibel Özel Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Sultan Üzeltürk Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Türkan Yalçın Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi *(İsme göre alfabetik sıralanmıștır) Türkiye Barolar Birliği Dergisi hakemli bir dergidir. / Türkiye Barolar Birliği Dergisi (Union of Turkish Bar Associations Review) is a refereed review. Türkiye Barolar Birliği Dergisi’nin yayın dili Türkçe’dir. İki ayda bir (Ocak, Mart, Mayıs, Temmuz, Eylül, Kasım aylarında) yayımlanır. / Issued bimonthly (January, March, May, July, September, November). Dergide yayımlanan yazılarda ileri sürülen görüșler yalnızca yazarlarına aittir. / Articles published in these series express solely the views of the authors. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmeden bașka bir yerde yayımlanamaz. / Articles published in these series can not be republished without citation. Türkiye Barolar Birliği Dergisi TÜBİTAK - ULAKBİM Hukuk Veri Tabanında dizinlenmektedir. / Türkiye Barolar Birliği Dergisi (Union of Turkish Bar Associations Review) is being permanently indexed in TÜBİTAK - ULAKBİM law database. İletișim Adresi / Communication Address Türkiye Barolar Birliği Bașkanlığı Yayın İșleri Müdürlüğü Oğuzlar Mah. Av. Özdemir Özok Sokak No: 8 06520 Balgat - ANKARA Tel: (0312) 292 59 00 (pbx) Faks: (0312) 286 55 65 web:www. barobirlik.org.tr e-posta: [email protected] Abonelik / Subscription Yıllık abone bedeli: 300 TL. Sayfa Tasarımı ve Ofset Hazırlık / Page Design and Offset Preparation Türkiye Barolar Birliği Yayın İșleri Basım Yeri / Printed by Hazar Reklam (0312) 441 22 06-07 Kazım Karabekir Cad. Kültür Çarșısı No: 7/56-57 İskitler - Ankara Sertifika No: 48999 Basım Tarihi / Printing Date : 30. 11. 2022

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGİSİ YAYIN POLİTİKASI, YAYIN KURALLARI ve ETİK İLKELERİ Dergi’nin yayın politikası ve etik ilkeleri, Dergi’ye yazı gönderen yazar tarafından kabul edilmiş sayılır. Yayın, imla ve yazım kurallarına uygun olarak düzenlenmeyen, Türkçenin doğru kullanılmadığı yazı, hakemlere dahi gönderilmeden diğer kriterleri taşısa da Dergi Yayın Kurulu tarafından reddedilebilecektir. Bu nedenle her bölümdeki ilke ve kurallar yazar tarafından titizlikle kontrol edilerek uygun olmayanlar düzeltilmeli, eksiklikler giderilmelidir. Yayın Pol!t!kası 1. 1988 yılından bu yana yayınlanan Türk!ye Barolar B!rl!ğ! Derg!s! (Derg!), 2002 yılından !t!baren “hakeml! derg!” olarak yayınlanmakta olup 2010 yılından bu yana da TÜBİTAKULAKBİM TR D!z!n Hukuk Ver! Tabanında d!z!nlenmekted!r. Derg! !k! ayda b!r yayınlanmakta olup yazı d!l! Türkçed!r. 2. Derg! “hakeml!” olarak TR D!z!n’de taranan “hakeml! b!r derg!” olduğu !ç!n Derg!’ye gönder!len tüm yazıların hakemlere gönder!lmes! gerekl! ve zorunludur. Yazarın taleb!ne bağlı olarak yazının hakemlere gönder!lmeden yayınlanması mümkün olmayıp yazar tarafından böyle b!r !stekte bulunulmamalıdır. Yazı hakemlere gönder!ld!kten sonra hakemler!n öner!s!/onayı ve ed!törün takd!r!yle, !st!sna! olarak, bazı yazıların hakems!z olarak Derg!’de yayınlanmasına karar ver!leb!l!r. 3. İlk maddedek! kural “çev!r!ler” !ç!n de geçerl! olup çev!r! olarak gönder!len yazıların makalede aranan tüm koşulları taşıması gerekl!d!r. 4. Yazar tarafından Derg!’de yayınlanma !stem!yle aynı anda sadece b!r yazı gönder!leb!l!r. Anılan yazı yayınlandıktan/değerlend!rme sürec! tamamlandıktan sonra !k!nc! yazı gönder!lmel!d!r. 5. Yazının Derg! Yayın Pol!t!kası, Et!k İlkeler! ve Yayın Kuralları’na uygun olması hal!nde, hakem raporlarından sonra netl!k kazanmak üzere Derg!’n!n hang! sayısının yayın l!stes!ne alındığı, Ed!tör tarafından yazara b!ld!r!l!r. Derg!’ye gönder!len yazıların yoğunluğu neden!yle gelen yazıların sıraya konulması hususu ve TR D!z!n 2020 yılı zorunlu kr!terler! arasında yer alan “Derg! her b!r sayısında yer alacak makale sayılarının orantılı olmasına d!kkat ed!lmel!, sayı/c!lt arasındak! makale sayısı dengel! olmalıdır” kuralı yazar tarafından d!kkate alınmalıdır. Bu bağlamda Ed!tör tarafından yazının Derg!’n!n hang! sayısının yayın l!stes!ne alındığı yazara b!ld!r!ld!ğ!nde, bu b!ld!r!m yazar tarafından kabul ed!lm!ş olur (Örneğ!n: Şubat/2021 !t!barıyla Derg!’ye b!r yazı gönder!ld!ğ!nde, yazının kabul ed!ld!ğ! ve hakem raporlarından sonra netl!k kazanmak üzere Derg!’n!n Kasım- Aralık/2021 sayısının yayın l!stes!ne alındığı yazara b!ld!r!ld!ğ!nde, yazar bunu kabul etm!ş olur ve daha sonra herhang! b!r !t!raz/yazının daha öncek! b!r sayıya alınmasını !steme g!b! b!r hakkı söz konusu olmaz). Ed!törün b!ld!r!m!nde bel!rt!len tar!h ve sayı yazar tarafından kabul ed!lmed!ğ! takd!rde, yazar makales!n! çekmek hakkına sah!p olup bu durumu derhal b!ld!rmel!d!r. 6. Ön düzeltme; yazının Derg! Yayın Pol!t!kası, Et!k İlkeler! ve Yayın Kuralları’na uygun b!r şek!lde düzelt!lmes!n!, “makalen!n gönder!m tar!h!”; yazının Derg! Yayın Pol!t!kası, Et!k İlkeler! ve Yayın Kuralları’na uygun b!r şek!lde gönder!ld!ğ! tar!h!, “makalen!n kabul tar!- h!”; yazının hakem değerlend!rme sürec!n!n tamamlanıp onaylandığı tar!h! !fade eder.

7. Her yazı, yazara b!ld!r!len sayının yayınlanacağı tar!he yet!şecek şek!lde, -yazıların hakemlere gönder!lmes!, hakemlerce onaylanması, gerek!rse düzeltmeler!n yapılması, tasarıma gönder!lmes!, son kontrolden sonra web s!tes!ne eklenmes!, ODİS’e ve matbaaya gönder!lmes! süreçler! göz önünde bulundurularak- en az !k! hakeme gönder!l!r. İk! hakemden b!r! olumsuz kanaat bel!rtt!ğ! takd!rde yazı üçüncü b!r hakeme gönder!l!r veya Ed!tör tarafından takd!r hakkı kullanılır. 8. Yazı, “kör hakeml!k” s!stem! uyarınca, yazarın ad ve soyadı yazı metn!nden çıkarılarak hakemlere gönder!l!r. Yazara da yazının hang! hakemlere gönder!ld!ğ! konusunda b!lg! ver!lmez. 9. Hakem/hakemler tarafından yazının yayınlanması uygun bulunmadığı takd!rde bu durum yazara b!ld!r!l!r. Ret raporlarının yazara gönder!lmes! zorunluluğu yoktur. Yazının yayınlanamayacağına !l!şk!n b!ld!r!m, yazının yayın l!stes!nde bulunduğu sayının sürec! tamamlandıktan sonra !lg!l! sayının yayınlanmasıyla eş zamanlı olarak yapılır. 10. Hakem rapor/raporları düzeltme !çer!yorsa; rapor, hakem/hakemler!n adı bel!rt!lmeks!z!n yazara gönder!l!r. Yazının düzelt!lm!ş hal! hakeme gönder!ld!kten sonra hakem tarafından !k!nc! b!r düzeltme !steneb!l!r. İk!nc! düzeltmeden sonra yazının hakem tarafından onaylanmaması hal!nde yazardan üçüncü b!r düzeltme !stenmez ve yazı redded!l!r/redded!lm!ş sayılır. Hakemler tarafından onaylanan/düzeltme !sten!p rapora uygun olarak düzelt!ld!kten sonra onaylanan yazı, alındığı sayının yayın l!stes!ne !l!şk!n süreç tamamlandıktan sonra Derg!’n!n !lg!l! sayısında yayınlanır. Hakem rapor/raporlarında düzeltme !stenm!ş ancak raporda bel!rt!len hususlar yazar tarafından süres!nde yer!ne get!r!lmem!şse, b!r defaya özgü olmak üzere yazı, alındığı yayın l!stes!nden sonra gelen sayının yayın l!stes!ne aktarılır. 11. Yazı yukarıda 4. maddede bel!rt!ld!ğ! şek!lde yayın l!stes!ne alınmış ancak hakem raporları -çok !st!sna! de olsa- süres!nde sunulmamışsa, yazı, alındığı yayın l!stes!nden sonra gelen sayının yayın l!stes!ne aktarılır ve bu sayıda anılan yazıya !l!şk!n sürec!n tamamlanması sağlanır. 12. Derg!’ye gönder!lecek yazının; özgün, başka b!r yerde yayınlanmamış veya yayınlanmak üzere başka b!r yere gönder!lmem!ş olması gerekmekted!r. 13. Türk!ye Barolar B!rl!ğ!, yayınlanması kabul ed!len yazıların basılı ve elektron!k yayın haklarına sah!p olur. 14. Yazara ve hakemlere, talep etmeler! hal!nde tel!f ücret! öden!r. 15. Yazara, yazısının yayınlandığı sayıdan üç adet, hakemlere !se hakem !ncelemes! yaptıkları sayıdan b!rer adet Derg! gönder!l!r. Derg!’n!n k!tap olarak kend!s!ne gönder!lmes!n! !steyen yazarın, yazıyı gönder!rken adres!- n! ve telefon numarasını da bel!rtm!ş olması gerekmekted!r. 16. Talep etmeler! hal!nde hakemlere makalen!n hakem !ncelemes!n!n yapıldığı ve raporunun hazırlandığına !l!şk!n b!r yazı gönder!l!r. Yayın Kuralları 1. Yazı, yay!n@barob!rl!k.org.tr adres!ne gönder!lmel!d!r. 2. Yazı, ana bölümlerde 1,5 satır aralığı !le 12 punto; d!pnotlarda tek satır aralığı !le 10 punto kullanılarak T!mes New Roman karakter!nde yazılmalıdır. 3. Yazarın ad, soyadı ve unvanını, makalede yer almasını !sted!ğ! şekl!yle ve Derg!’de yer alan yazı formatına uygun olarak yazıya eklemes! gerekl!d!r.

4. Kurum, e-posta adres!, ORCID ve makalen!n gönder!m tar!h! (ön düzeltmeden sonrak! gönder!m esas alınarak) b!lg!ler!n!n bel!rt!lmes! zorunlu olup aynı sırada makalen!n !lk sayfasına d!pnot olarak eklenmel!d!r. 5. Derg!’n!n bel!rled!ğ! yazı formatı dışında kalan kısımlar, yazıdan çıkarılmalıdır (kapak, !ç!ndek!ler, kısaltmalar vs. kısımlar). 6. Yazının !lk sayfasında makalen!n başlığı, İng!l!zce başlık, özet, anahtar kel!meler, İng!l!zce özet ve İng!l!zce anahtar kel!meler bölümler!ne bel!rt!len sırada yer ver!lmel!, bu bölümler çok uzun !se kısaltılmalıdır. 7. D!pnot numaralandırmaları, noktalama !şaretler!nden (nokta, v!rgül, noktalı v!rgül, üç nokta, ünlem, soru !şaret! vs. noktalama !şaretler!nden) sonra yapılmalıdır. 8. D!pnotlarda ve kaynakçada, koyu renkle, altı ç!z!l! ve/veya !tal!k yazılan kısımlar (yayın kurallarında !tal!k yazılacağı bel!rt!lenler har!ç) düzelt!lmel! ve !nternet kaynaklarındak! alt ç!zg!ler kaldırılmalıdır. 9. D!pnotlar sayfa altında göster!lmel!, d!pnotlarda, yazarın adı soyadı şekl!ndek! düzene uyulmalı, yazar ad ve soyadının sadece baş har&er! büyük ve ad soyadının sonunda sadece v!rgül olmalıdır. Örneğ!n: Faruk Erem, Ver!len kaynak makale !se makale adı ç!ft tırnak !ç!ne alınmalı, sadece eser adı !tal!k ver!lmel!, yayınev!, !l!, baskı yılı ve sayfa sayısı sırasıyla yazılmalıdır. Örneğ!n: Faruk Erem, “Ceza Hukukunda Meslek Sırrı”, AÜHF Derg!s!, Ankara 1943, C. x, S. x, s. xx. 10. Yazının kaynakça kısmında, yazarın soyadı adı şekl!ndek! düzene uyulmalı, varsa numaralandırmalar kaldırılmalı, yazar soyadı ve adının sadece sonuna v!rgül konmalıdır. Örneğ!n: Erem Faruk, “Ceza Hukukunda Meslek Sırrı”, AÜHF Derg!s!, Ankara 1943, C. x, S. x, s. xx. Kaynakça kısmı; K!taplar, Makaleler, Mahkeme Kararları, İnternet Kaynakları, D!ğer Kaynaklar g!b! bölümlere ayrılarak yazılmalıdır. 11. D!pnotlarda ve kaynakçada yazar ve eser adlarının doğru yazıldığından em!n olunmalıdır. İmla ve Yazım Kuralları Aşağıdak! hususlar (yazı metn!, alıntı met!n, d!pnot ve kaynakça dah!l olmak üzere) gözden geç!r!lerek uygun olmayan kısımlar düzelt!lmel!d!r: 1. Kurum, kuruluş, kurul, b!rleş!m, oturum ve !ş yer!, kanun, yönetmel!k, anlaşma, sözleşme adlarına gelen ekler!n kesme !şaret!yle ayrılması, Örneğ!n: Anayasa Mahkemes!’n!n, Avukatlık Kanunu’nun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmes!’n!n 2. Eş anlamlı kel!melerden b!r!n!n terc!h ed!lmes! ve met!n !ç!nde yeknesaklığın sağlanması !ç!n yazının tamamında sadece b!r!n!n kullanılması, Örneğ!n: Yasa veya kanun kel!meler!nden b!r!n!n terc!h ed!l!p kullanılması 3. Rakamlardan sonra gelen kel!meler!n küçük har&e başlaması, Örneğ!n: 5237 sayılı Kanun, Avukatlık Kanunu’nun 34. maddes!, 19. yüzyıl, 01.01.2019 tar!hl!, 2. baskı 4. Alm. (Almanca), İng. (İng!l!zce), Oğuzlar Mah. Prof. (Profesör), Dr. (Doktor), Av. (Avukat), haz. (hazırlayan), çev. (çev!ren) g!b! kısaltmalar har!ç olmak üzere SGK, TTK, 13. CD, YHGK, TCK g!b! kısaltmalarda nokta kullanılmaması, 5. Kısaltmalarda takıların kısaltma okunuşuna göre ver!lmes!, Örneğ!n: TCK’nın, İYUK’un

6. Kısaltmaların b!rden fazla kullanılış şekl! varsa b!r!n!n terc!h ed!lmes! ve met!n !ç!nde ve d!pnotlarda aynı şek!lde kullanılması, Örneğ!n: syf., sh., s.’den b!r!n!n terc!h ed!lmes! 7. Noktalama !şaretler!n!n (özell!kle tırnak !şaret! ve kesme !şaret!n!n) yazının her yer!nde aynı karakterde yazılmış olmasına özen göster!lmes!, 8. Tar!h yazılışında 01.01.2019 şekl!ndek! kullanımın terc!h ed!lmes!, 9. 1. veya 1’!nc! yazılışından b!r!n!n terc!h ed!lmes!, 10. Tezcan/ Erdem/ Önok, şekl!nde yazılışın değ!l aralık ver!lmeden Tezcan/ Erdem/ Önok şekl!nde yazılışın terc!h ed!lmes!, 11. Noktalama !şaretler!nden (nokta, v!rgül, noktalı v!rgül, üç nokta, ünlem, soru !şaret! vs. noktalama !şaretler!nden) ve her kel!meden sonra b!r harf boşluk bırakılmasına özen göster!lmes!, 12. Yazı !ç!nde kullanılacak kısaltmalara; !lk sefer!nde açık hal!yle b!rl!kte parantez !ç!nde kısaltılmış hal!, sonrasında sadece kısaltılmış hal! olmak üzere yer ver!lmes!, 13. Farklı kaynaklardan alıntı yapılmasından kaynaklanan her türlü farklı yazımın kontrol ed!lerek yeknesaklığın, yazı düzen!n!n sağlanması. Et!k İlkeler 1. Yazar tarafından başka b!r yazara a!t yazının kend!ne a!tm!ş g!b! gönder!lmes! veya gönder!len yazıda büyük/küçük oranda atıf yapılmadan alıntı yapılmış olması veya yazının tamamına yakınının, atıf yapılsa da başka b!r yazı/yazılardan oluşması; k!ş!ye özgü b!r durum olup sorumluluk tamamen yazara a!tt!r. 2. Yazı, !nt!hal, sahtec!l!k, çarpıtma, tekrar yayın, d!l!mleme, haksız yazarlık ve d!ğer et!k !hlal! türler!n! !çermemel!d!r. 3. Yazarın gönderd!ğ! çalışmanın özgün olması Derg! kr!terler!n!n başında gelmekted!r. 4. Yayınlanmak üzere gönder!len çalışmanın herhang! b!r nedenle Derg!’den çek!lmek !stenmes! hal!nde yazıyla (ma!lle) derhal b!ld!r!lmes! gerek!r. 5. Hakem değerlend!rme sürec! tamamlanmış b!r makale, makul b!r gerekçe göster!lmeks!z!n yazarı tarafından ger! çek!lmemel!d!r. 6. Makalede araştırma ve yayın et!ğ!ne uyulduğuna da!r !fadeye yer ver!lmel!d!r. 7. TR D!z!n kr!terler! gereğ!, et!k kurul !zn! gerekt!ren çalışmalarda, !z!nle !lg!l! b!lg!lere (kurul adı, tar!h ve sayı no) yöntem bölümünde ve ayrıca makale !lk/son sayfasında yer ver!lmel!d!r. Olgu sunumlarında, b!lg!lend!r!lm!ş gönüllü olur/onam formunun !mzalatıldığına da!r b!lg! makalede yer almalıdır. Kullanılan f!k!r ve sanat eserler! !ç!n tel!f hakları düzenlemeler!ne uyulması gerekmekted!r. 8. Derg! tarafından farklı kurumlardan, görüş b!ld!rd!kler! konunun uzmanı olan hakemler atanmalı, tarafsızlık ve çeş!tl!l!k !lkeler!ne d!kkat ed!lmel!d!r. Hakemler, değerlend!r!len yazı sah!b!n!n tab! olduğu et!k kurallara bağlı ve bu kuralları t!t!zl!kle uygulamak durumunda olmalıdırlar. Derg!’de yayınlanmış makalelerde kurum ve yazar çeş!tl!l!ğ!ne özen göster!lmel!, araştırma ve yayın et!ğ!ne uygun olmayan yazılar kabul ed!lmemel!d!r.

İ Ç İ NDE K İ L E R / CONT ENT S BAŞKAN’DAN / FROM the PRESIDENT HAKEMLİ MAKALELER / REFEREED ARTICLES 1 Seçkin KOÇER Kamusal Alanda Kameralı İzleme Sistemlerinin Hukuka Uygunluğu Üzerine Bir Değerlendirme / An Assessment of Legal Compliance of Public Video Surveillance 37 Uğur Atakan KOÇAK Kişisel Veri İhlallerinin Türk Ceza Kanunu Kapsamında Değerlendirilmesi / Personal Data Violations under the Turkish Criminal Law Evaluation 69 Gökçe SERİM Türk Ceza Hukukunda Hilenin Anlaşılış Biçimleri ve Bazı Ekonomik Suçlara Yansıması / The Understanding of Fraud in Turkish Criminal Law and the Reflections on Some Economic Crimes 109 Mustafa ATALAN Ceza Hukukunda Takdiri İndirim Nedenlerinin Uygulanması Sorunu ve Toplumsal Beklenti / The Problem of Implementation of the Reasons for Extenuating Cirsumstances in Criminal Law and Social Expectation 155 Banu ULUSAN Medeni Yargılama Hukukunda Tanığın E-Duruşma ile Dinlenilmesi ve Kişisel Verilerin Korunması: Alman Hukukuyla Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme / Hearing of Witness Via E-Hearing in Civil Procedure Law and Protection of Personal Data: A Comparative Evaluation with German Law 191 Emine KOÇANO RODOSLU Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukunda Soyadının Kazanılması ve Değiştirilmesi / The Acquisition and Change of Surname in the Turkish Republic of Northern Cyprus Law 215 Murat KORKMAZ / Mükerrem ATALAY ORAL / Giray Saynur DERMAN / Hasan Basri KORUKLUOĞLU / Onur BAYKAN / Ayhan AYTAÇ Yargıtay Dairelerinin Kurumsal Performansının Panel Veri Zaman Serisi Analizleri ile İncelenmesi / Examination of the Institutional Performance of Jurisdictions by Panel Data Time Series Analysis

241 Selim MİSAFİR Hukuk Devleti Olgusunun Eski Çağlardaki Kökenleri / Origins of the Rule of Law Phenomenon in Old Times MAKALE / ARTICLE 265 A. Füsun ARSAVA Federal Alman Anayasa Mahkemesi Örneğinde Ulusal Mahkemeler ve Avrupa Mahkemeleri Arasındaki Kooperasyon İlişkisi / The Relationship Between National Courts and European Courts: The German Federal Constitutional Court As an Example

KAMUSAL ALANDA KAMERALI İZLEME SİSTEMLERİNİN HUKUKA UYGUNLUĞU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME AN ASSESSMENT OF LEGAL COMPLIANCE OF PUBLIC VIDEO SURVEILLANCE Seçkin KOÇER* Özet: Gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde kameralı izleme sistemlerinin kullanımı üzerine pek çok tartışma gündeme gelmektedir. Bu tartışmalar, somut olarak karşılaşılan olaylar özelinde yapılmakta, konunun hukuki boyutu detaylıca ele alınmamaktadır. Oysa bu sistemlerin kullanımı temel hak ve özgürlüklerin korunması ile doğrudan ilgili olup sıklıkla başvurulan bu sistemlere dair yaşanan belirsizlikleri ortadan kaldırmak bir hukuk devleti için elzemdir. Bu gereklilikten yola çıkıldığında; konunun, özel hayatın gizliliğin korunması ve kişisel verilerin korunması hakları özelinde irdelenmesi değerlendirilmektedir. Çalışmamızda, kameralı izleme sistemlerinin kamuya açık alanlarda kullanımı, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması bağlamında inceleme altına alınmıştır. Diğer ülkelerdeki mevzuat düzenlemeleri ve somut uygulamalar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin oluşturduğu içtihatlarla desteklenerek ele alınmıştır. Ülkemizde de Mobese olarak adlandırılan bu sistem, Anayasa’nın ilgili hükümleri ile birlikte değerlendirilerek somut önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Mobese, CCTV, Kameralı İzleme Sistemi, Kişisel Verilerin Korunması Hakkı, Özel Hayatın Gizliliğinin Korunması Hakkı Abstract: Both in our country and abroad, many discussions on the use of CCTV systems in public places are currently under way. These discussions are made regarding the concretely encountered events, and the legal dimension of the issue is not discussed in detail. However, the use of these systems is directly related to the protection of fundamental rights and freedoms; it is essential for a state governed by rule of law to eliminate the uncertainties about these systems, which are frequently used. Based on this requirement, the subject is examined in terms of the right to respect for private life and the right to protection of personal data. * Dr. Hâkim, [email protected], ORCID: 0000-0001-8350-0817, Makalenin Gönderim Tarihi: 02.07.2022, Kabul Tarihi: 26.10.2022

2 .aPXVaO $Oanda .aPHUaOÕ ø]OHPH 6LVWHPOHULnLn +XkXka 8\JXnOX÷X h]HULnH BLU 'H÷HUOHndLUPH In our study, the use of CCTV systems in public places has been examined in the context of the protection of the private life and personal data. Legislations and practices in other countries have been scrutinised with the case law of the European Court of Human Rights. This system, which is named mobese in our country, has been evaluated together with the relevant provisions of the Constitution and concrete proposals have accordingly been made. Keywords: Mobese, CCTV, Surveillance Cameras İn Public Places, Right To Protection Of Personal Data, Right To Respect For Private Life A. Genel Olarak Teknolojik gelişmeler ve özellikle sanal dünyada gerçekleştirilen etkileşimlerin artması, kişisel verilerin işlenmesine fırsat tanımakta ve kötü niyetli kişilerin veri işleme süreçlerine müdahalesini kolaylaştırmaktadır. Bunun sonucu olarak, adli makamlar ve kolluk görevlileri geleneksel suç işleme yöntemlerinden ziyade yeni yöntemlerle karşı karşıya kalabilmektedir. Bu durum adli ve idari makamları, suçun önlenmesi ve aydınlatılmasına yönelik süreçlerde, yeni ve güncel arayışlara başvurmaya mecbur bırakmaktadır. İşte, kameralı izleme sistemleri (Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu-Mobese)1 de gerek suçun önlenmesi gerekse suçun aydınlatılması açısından önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir. Sistemin amacından bağımsız olarak vurgulanması gereken husus, günümüzde kameralı izleme sistemlerinin gelişmiş teknik kapasi1 Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (mobese) ingilizcede CCTV (Closed-circuit television); yani, kapalıdevre televizyon sistemi olarak isimlendirilmektedir. Buna göre, CCTV, belirli bir alanı izleme ve kaydetme işlemlerini yapan bir dizi kamera sistemidir. Kameralar yanında diğer ek donanımların da kullanıldığı bu sistem, sadece belirli kişilerin erişimine açık olduğundan kapalıdevre sistem olarak isimlendirilmiştir. (European Data Protection Supervisor Glossary, https:// edps.europa.eu/data-protection/data-protection/glossary/c_en, erişim tarihi: 22 Aralık 2021.) CCTV kavramı, kamu ya da özel kişiler tarafından işletilip işletilmediğine bakılmaksızın kamusal amaçlı kamera kullanımını içermektedir. Bu yönüyle; banka, petrol istasyonu gibi esasında özel kişilere ait olabilen ancak kamuya açık yerlerde bulunan kamera sistemleri de bu kavramın içerisinde değerlendirilmektedir. (Marianne L. Gras, “The Legal Regulation of CCTV in Europe”, Surveillance and Society, 2004, 2(2/2), www.surveillance-and-society.org/articles2(2)/regulation.pdf, s. 219, erişim tarihi: 18 Aralık 2021.) Çalışmamızda, mobese kelimesi ile kameralı izleme sistemi ifadesinin birlikte kullanımı tercih edilmiştir. Her iki ifade, aynı anlamı vermekle birlikte, ülkemizle ilgili süreçler aktarılırken mobese kavramının kullanımı, sistemin genel itibariyle anlatımı yapılırken kameralı izleme sistemi ifadesinin kullanımı tercih edilmiştir.

3 TBB Dergisi 2022 (163) Seçkin KOÇER teye kavuşarak basit bir izleme aracının ötesine geçmesidir.2 Böylelikle sistem, kişisel verilerin sadece izlendiği değil, kaydedildiği, paylaşıldığı ve kopyalandığı önemli bir araç haline gelmiştir. Sistem esasında insanların yoğunlukta yaşadığı yerlerin izlenmesi ve denetimi amacıyla kullanılmaktadır. Gerçekten söz konusu görüntüler, daha ziyade meydan, park ve cadde gibi insanların daha fazla bir araya geldiği yerlerden elde edilmektedir.3 Söz konusu sistemler, görüntüleri alma, kaydetmekte ve saklama özelliklerine sahiptir. Yani; kameralı izleme sistemlerinin mevcut olduğu bir alanda kişilerin hareketleri aynen alınarak kaydedilmekte ve ardından saklanmaktadır.4 Kameralı izleme sistemleri aracılığıyla görüntülerin alınması ve kaydedilmesinin temel amacı, suçun aydınlatılmasından çok suçun önlenmesidir. Yani; bu sistemle ortaya konulan temel amaç, suçun önlenmesi ve dolayısıyla toplum düzeninin korunmasıdır. Ülkemizde Mobese görüntülerinin kullanım amaç ya da amaçlarına ilişkin ayrıntılara mevzuatta yer verilmemiştir. Esasında kişisel verilerin işlenmesine olanak sağlayan böylesine bir sisteme ilişkin hukuki altyapının bulunmaması, hukuk devleti olmanın gerekleri ile örtüşmemekte ve bireyler açısından son derece önemli bir belirsizlik yaratmaktadır. Mobese görüntülerinin alınması ve kaydedilmesinin, suçun aydınlatılması temel amacına dayandığı ileri sürülse dahi bu düşünce en başta CMK’nın 140. maddesinde düzenlenmiş olan teknik araçlarla izleme5 tedbirine aykırılık teşkil edecektir.6 Şüpheli ya da sanığın takibine 2 Veli Özer Özbek, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, Ceza Muhakemesi Hukuku, Gözden Geçirilmiş ve Güncellenmiş 12. Baskı, Seçkin Yayıncılık, 2019, s. 175. 3 Ancak, kameralı izleme sistemlerinin geleneksel olarak kullanım alanları; bankalar, havaalanları, askeri tesisler gibi açık güvenlik ihtiyacı olan yerler olup; bu alanların genişletilmesi özel hayatın gizliliği ekseninde tartışmaları beraberinde getirmektedir. (European Data Protection Supervisor Glossary.) 4 Buket Abanoz, Kamusal Alanda Kameralı Gözetlemenin Suçun Önlenmesindeki Etkisi ve Elde Edilen Delillerin Hukuka Uygunluğu Sorunu, Onikilevha Yayınları, İstanbul 2018, s. 26. 5 CMK’nın 140. maddesinde teknik araçlarla izleme başlığı altında; sadece katalog halinde belirtilen bazı suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyerinin teknik araçlarla izlenebileceği, ses veya görüntü kaydının alınabileceği düzenlenmiştir. 6 Ersan Şen, Yorumluyorum XII, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2016, s. 119.

4 .aPXVaO $Oanda .aPHUaOÕ ø]OHPH 6LVWHPOHULnLn +XkXka 8\JXnOX÷X h]HULnH BLU 'H÷HUOHndLUPH olanak sağlayan teknik araçlarla izleme tedbiri, esasında müdahaleci izleme olarak da adlandırılmaktadır.7 Gerçekten, CMK’nın 140. maddesiyle belirli şartlara bağlanmış bir tedbirle elde edilecek sonucun, herhangi bir somut kurala bağlı olmayan Mobese ile elde edilebilmesi, elde edilen bulguların hukuka uygunluğunu tartışmalı hale getirecektir. Teknik araçlarla izleme tedbiri, suçun aydınlatılması sürecinde başvurulabilecek ve ileriye yönelik uygulanabilecek bir tedbir iken Mobese sisteminin kullanılması idari bir süreçte elde edilen ve geçmişe dönük bir uygulama olarak değerlendirilmektedir.8 Bu durumda, idari süreçler esnasında elde edilen bulguların, bir suç soruşturması ya da kovuşturmasında hukuka uygun bir delil olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu gündeme gelecektir. Buna ilişkin değerlendirmenin başta Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) olmak üzere temel ve özel yasa hükümleri ile Anayasa Mahkemesi (AYM), Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.9 Çalışmamızda öncelikle ülkemizde ve dünyada kameralı izleme sistemlerine ilişkin uygulama örneklerine ve sürece ilişkin bilgilere yer verilecek, sonrasında bu görüntülerin elde edilmesi ve kullanılması ile müdahale edilen hak ve özgürlüklere değinilecektir. Bu noktada, müdahalenin hukuka uygunluğu için gerekli şartlar hem AYM hem de AİHM kararları ışığında değerlendirilecektir. Çalışmanın son bölümünde ise kameralı izleme sistemlerinin kurulması ve sistemden elde edilen görüntülerin kullanılmasına ilişkin başka ülke düzenlemelerine kısaca yer verilerek ülkemizde Mobese ile ilgili düzenlenmesi önerilen kanuna ilişkin değerlendirmelerde bulunulacaktır. 7 Tevfik Sönmez Küçük, “Kişisel Verilerin Korunması Hakkı Çerçevesinde Kamuya Açık Alanların Kamu Tüzel Kişileri Tarafından Video Kamera Aracılığı ile Önleyici Amaçla İzlenmesi”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XV, Sayı I, 2018, s. 69. 8 Mustafa Özen, Öğreti ve Uygulama Işığında Ceza Muhakemesi Hukuku, Gözden Geçirilmiş ve Güncellenmiş 4. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2021, s. 902.; Özbek/Doğan/Bacaksız, s. 176. 9 Bu husus, hukuka aykırı deliller konusunu gündeme getirecek olup; ceza muhakemesi süreçlerinde elde edilen delillerin hukuka uygunluğu ya da bir başka deyişle hukuka aykırı deliller konusu, daha detaylı bir çalışmayı gerektirmekte olup; bu makalenin sınırları dışında kalmaktadır.

5 TBB Dergisi 2022 (163) Seçkin KOÇER B. Kamusal Alan Kavramı Kamusal alan kavramına ilişkin tartışmalar, Roma dönemine kadar uzanmakta olup buna göre kamusal alan genele ait, halka ait olarak kabul edilmişken özel alan, bireye ait olarak kabul edilmiştir.10 Bununla birlikte kamusal alan kavramı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra toplumsal bütünleşmenin dayanağı olarak gösterilmiş, insanların başta toplumsal ve politik hususlar olmak üzere görüşlerini özgür ve eşit bir şekilde açıklayabilecekleri alanlar olarak ifade edilmiştir.11 Bu kapsamda; Jürgen Habermas da kamusal alan kavramını açıklarken açıklık unsurunu kullanmıştır. Buna göre; bir alanın kamusal alan olarak kabul edilebilmesi için söz konusu alanın herkese açık olması gerekli olmasına rağmen yeterli değildir. Günümüzde ise temel hak ve özgürlüklere dayanan demokrasi anlayışının kabul görmesiyle birlikte kamusal alan; farklı düşünce ve inançtan insanların dahil olabildiği alan olarak kabul edilmektedir.12 Venedik Komisyonu, kamusal alanı genel olarak, herkes her zaman ve her şart altında özgür ve ayrıcalıksız bir şekilde erişilebilen yerler olarak tanımlamıştır. Buna göre; söz konusu yerler, kamu otoritelerinin denetimi altında bulunan ve kamusal müdahalelere daha açık olan parklar, sokak ve caddeler, spor alanları, metro ve otobüs istasyonları gibi yerlerdir.13 Kamusal alan kavramı, söz konusu alanda yapılan izlemenin ayrıca bir yasal düzenlemeye dayanıp dayanmaması gerektiği tartışmalarının merkezinde yer almaktadır.14 Çalışmamızda ayrıntılı olarak değerlendirileceği üzere bir müdahalenin kamusal alanda yapılıp yapılmadığı hususu, o müdahalenin hukuka uygun olduğunun peşinen kabulü anlamına gelmemektedir. Müdahalelerin kanunla yapılması, 10 Abanoz, s. 82. 11 Tayfun Torun, Jurgen Habermas’ın Kamusal Alan Kavrayışı: Rasyonel Politik İrade Oluşumu”, Kaygı, Bursa Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, Yıl 2020, Cilt 19, Sayı 1, s. 222. 12 Abdurrahman Eren, “Özgürlükler Mekânı Olarak Kamusal Alan”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt IX, Sayı 3-4, s. 101. 13 Venedik Komisyonu’nun Kamu Görevlileri Tarafından Kamusal Alanlarda Kameralı İzleme ve İnsan Haklarının Korunması Hakkında Görüşü, 23 Mart 2007, s. 4. 14 Hazan Dicle Özer, “Mobese İzleme ve Kayıtları: Gözetim Toplumu Bağlamında Bir Değerlendirme”, Dokuz Eylül Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 24, Sayı 1, 2022, s. 482.

6 .aPXVaO $Oanda .aPHUaOÕ ø]OHPH 6LVWHPOHULnLn +XkXka 8\JXnOX÷X h]HULnH BLU 'H÷HUOHndLUPH meşru amaca bağlı olması ve demokratik bir toplumda gerekli olması şeklinde aranan unsurlar, müdahalenin yapıldığı alandan bağımsız bir şekilde ele alınmaktadır. Yani; kamusal alan başlı başına sınırlamanın nedeni olarak kabul edilememektedir.15 C. Kameralı İzleme Sisteminin Geçmişi Temel olarak güvenliğin sağlanması amacını taşıyan kameralı izleme sistemleri, devletin kamuya açık alanlarda kişileri izleyebilmesine ve kişilerle ilgili verileri işleyebilmesine olanak tanıyan bir sistemdir. Sistem ile görüntü alma ve kaydetme işlemleri, genel itibariyle 1960’lı yıllara dayanmaktadır. Bu yıllarda sistemi sadece analog yöntemle ve oldukça sınırlı bir şekilde uygulayan İngiltere, kameralı izleme sistemlerinin çıkış ülkesi olarak gösterilmektedir.16 İngiltere’de kameralı izleme sisteminin kullanılması; öncelikle suçun önlenmesi, bunun mümkün olmaması durumunda ise suçun işlenmesi olasılığının azaltılması amacına dayanmaktadır.17 Yine İngiltere gibi kameralı izleme sistemlerinin yaygın olarak kullanıldığı Fransa’da söz konusu sistemin kullanımının, artan suçlulukla mücadele açısından oldukça önemli olduğu yerel politikacılar tarafından sıklıkla dile getirilmiştir.18 Kameralı izleme sistemlerinin dünya genelinde bu kadar yaygın olarak kullanılması, 1990’lı yıllarda gerçekleşmeye başlamıştır. Almanya, Fransa, Belçika, Avustralya ve ABD’de kameralı izleme sistemi ile görüntü alma ve kaydetme işlemleri bu yıllarda yaygınlaşmaya başlamıştır. Birleşik Krallık’ta 1990 yılında yüz adet olan kamera sistemi (CCTV) yirmi yıl içinde dört milyon adete ulaşmıştır.19 Londra’da bir kişinin günlük ortalama üç yüz kamera tarafından görüntülendiği ifade edilmektedir.20 15 Eren, s.118. 16 Misa Dokmanovic, “Watching The Watchers: Legal Regulation of CCTV in Macedonia”, Iustinianus Law Review, Cilt 2, Sayı 2, 2011, s. 1. 17 SamWaples/Martin Gill/Peter Fisher, “Does CCTV displace crime?”, Criminology & Criminal Justice Review, Cilt 9, Sayı 2, 2009, s. 208. 18 Eric Heilman, “Video Surveillance and Security Policy in France: From Regulation to Widespread Acceptance, Information Polity, Volume 16, 2011, s. 369. 19 Eric L. Piza/Brandon C. Welsh/David P. Farrington/Amanda L Thomas, “CCTV Surveillance For Crime Prevention: A 40-Year Systematic Review With MetaAnalysis”, Criminology & Public Policy, 18 (1), Şubat 2019, s. 1. 20 Mamoona N. Asghar/Nadia Kanwal/Brian Lee/Martin Fleury/Marco Herbst/ Yuansong Quiao, “Visual Surveillance Within the EU General Data Protection Re-

7 TBB Dergisi 2022 (163) Seçkin KOÇER Günümüzde dünya genelinde kameralı izleme amacıyla kullanılan kamera sayısının yedi yüz yetmiş milyon civarında olduğu, bu sayının 2021 yılı sonu itibariyle bir milyara ulaştığı ifade edilmektedir.21 Başka bir rapora göre ise dünya genelindeki kamusal izleme amaçlı kameraların %54’ü Çin tarafından kullanılmakta olup toplanan veriler ışığında Çin’de her üç kişiye bir kamera düşmektedir.22 Kameralı izleme sistemlerinin bu denli yaygınlaşmasının en önemli gerekçesi, suç oranlarının artması ve kamusal güvenliğin sağlanması ihtiyacı olarak gösterilmektedir.23 Türkiye’de ise Mobese sistemi ilk olarak 2001 yılında Diyarbakır ilinde kullanıma açılmıştır. Esasında uygulamanın ilk amacı, araç takibi ve suç analizlerinin yapılabilmesi olarak ortaya konulmuştur. Zamanla diğer il ve ilçelerde de kurulan bu sisteme yönelik yasal altyapıya ilişkin boşluk bulunmaktadır. Oysaki toplumsal yaşama dâhil olan her anın izlenme ihtimalini dikkate değer bir şekilde artıran bu sistemin amacı ve kullanımı başta olmak üzere çeşitli detaylara yer veren bir hukuki düzenlemenin bulunmaması önemli bir eksikliktir. D. Kameralı İzleme Sisteminin Suçun Önlenmesi Üzerinde Etkisi Kamera ile görüntü alma ve kaydetme işlemlerinin suçun önlenmesine etkisi üzerinde ayrı bir parantez açılmalıdır. Bu hususun net bir şekilde ortaya konulması; konuyla ilgili olarak bilimsel araştırmalara başvurulmasını gerekli kılmaktadır. Günümüzde kamera görüntülerinin kullanımının, suçun önlenmesinden ziyade suçun aydınlatılmasına daha fazla katkı verdiği öne sürülmektedir. Ancak kamera sistemlerinin bulunduğu yerlerin diğer yerlere göre daha güvenli olarak kabul edildiği ve suç işleme hazırlığında olan kişilerin kamerasız yerlere yöneldikleri de ifade edilmektedir. Ülkemizde, Mobeselerin suçun önlenmesi noktasındaki etkisi üzerine bilimsel bir çalışma bugulation: A Technology Perspective”, IEEE Access, Volume 7, 2019, s. 111710. 21 Liza Lin/Newley Purnell, “A World With a Billion Cameras Watching You Is Just Around theCorner”, Wall Streeet Journal, https://www.wsj.com/articles/a-billionsurveillance-cameras-forecast-to-be-watching-within-two-years-11575565402, 6 Aralık 2009, erişim tarihi: 20 Aralık 2021. 22 Paul Bischoff, “Surveillance camera statistics: which cities have the most CCTV cameras?”, https://www.comparitech.com/vpn-privacy/the-worlds-mostsurveilled-cities/, 17 Mayıs 2021, erişim tarihi: 19 Aralık 2021. 23 Dokmanovic, s. 2.

8 .aPXVaO $Oanda .aPHUaOÕ ø]OHPH 6LVWHPOHULnLn +XkXka 8\JXnOX÷X h]HULnH BLU 'H÷HUOHndLUPH lunmamaktadır. Bu anlamda, hangi şehirlerin hangi yerlerine kameraların yerleştirildiği, bu noktada temel ölçütün ne olduğu, kamera yerleştirilmeden önce işlenen suçların niteliksel ve niceliksel analizi ile sonraki durumun analizi yapılmadan yürütülecek her çalışma eksik kalacaktır. Yurtdışında yapılan bazı çalışmalar, kameralı izlemenin suçun işlenmesini önlemek yerine suçun yer değiştirmesine neden olduğunu göstermektedir. Hatta kameralı izleme sistemlerinin, anlık duygularla işlenebilen öldürme ve yaralama gibi suçların işlenmesini önlemediği ancak mala karşı işlenen suçlarının önlenmesinde etkili olduğu iddia edilmektedir.24 Bunun yanı sıra bazı araştırmalarda otoparklara yerleştirilen kameraların, daha açık alanlara yerleştirilen kameralara göre daha caydırıcı etkiye sahip olduğu ifade edilmektedir.25 Kanaatimizce, izleme amaçlı olarak yerleştirilen kameraların, suçun önlenmesine doğrudan katkısı belirlenebilmese dahi suç yoluna giren fail üzerinde caydırıcı bir etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu noktada, kameraların ve izlemeye yönelik bilgilendirme levhalarının görünür bir şekilde yerleştirilmesi gerekmektedir. Söz konusu levhalar; sadece resim vs. içerebileceği gibi yazılı bilgiler de barındırabilir. Bu noktada önemli olan husus, bilgilendirmenin açık ve net bir şekilde yapılması ve izleme yapan kamu kuruluşunun açıkça belirtilmesidir. Bu son husus, kişilerin haklarını kullanabilmeleri açısından oldukça önemlidir.26 Öte yandan otopark gibi kapalı alanlara yerleştirilen kameraların görünürlüğü açık alanlara göre daha fazla olduğundan caydırıcılık etkisinin de daha fazla olduğunu düşünmekteyiz. Ancak görünürlüğün bilinçli bir şekilde azaltıldığı ya da umursanmadığı uygulamalar da bulunmaktadır. Örneğin; Londra şehrinde sıklıkla kullanılan Otomatik Plaka Tanıma Kameralarının (ANPR) temel amacı; suç hareketlerini sezmek, suçluları caydırmak ve suç faaliyetini akamete uğratmak olarak tanımlanmıştır. Sistem, kamera önünden geçen araç plakalarıyla veri bankasında kayıtlı plakaları anında mukayese ederek ilgili kolluk 24 Mobese sistemlerinin suçun önlenmesine etkisi noktasında iki önemli çalışma bulunmaktadır. Bunlardan ilki, Welsh ve Ferrington tarafından 2002 yılında yapılan çalışma iken; diğeri ise, 2005 yılında Gill ve Springs tarafından yapılmıştır. (Bu konuda daha detaylı bilgi için bkz. Abanoz, s. 61 vd.) 25 Piza/Welsh/Farrington/Thomas, s. 2. 26 Küçük, s. 78.

9 TBB Dergisi 2022 (163) Seçkin KOÇER görevlilerini anlık olarak uyarma üzerine kuruludur. Günlük yaklaşık altmış milyon plaka okumanın yapıldığı sistem gerek polis araçlarına gerekse sabit yerlere kurulu olarak çalışabilmektedir. Ancak, kameraların kurulu bulunduğu yerler, suçluların yararına olabileceği ve sistemin değerini düşürebileceği gerekçesiyle kamuoyu ile paylaşılmamaktadır.27 Oysaki kameralı izleme sistemlerine ilişkin önceden bilgilendirme; gerek kişisel veriler ve özel hayatın korunması, gerekse sistemin, suç işleme üzerinde önleyici etkisi nedeniyle gereklidir.28 Kameraların belirli olmaması bir diğer deyişle gizlenmesi durumunda, suçun önlenmesi olarak gösterilen amacın anlamsız hale geleceği açıktır.29 Öte yandan; kameraların gizlenmesi gerektiği yönündeki bir kabulün; kişileri, devamlı izlenme korkusunun içine terk ederek güvensiz bir toplumun oluşturulmasına hizmet edeceği şüphesizdir. Gelişen teknoloji ile birlikte başta çözünürlük olmak üzere kamera özelliklerinin artması ile birlikte kameralı izleme sistemlerinin suçun önlenmesi ve aydınlatılmasında daha etkin kullanılması sağlanmış ise de bu durum; daha geniş bir içerikle kişisel verilerin toplanması ve dahası, kötüye kullanılma olasılığının artması anlamına gelmektedir. Örneğin; ABD’nin Chicago şehrinde 2003 yılında uygulamaya giren kameralı izleme sistemleri; önceleri şehrin önemli noktalarında daha az sayıda kurulmuştu. Hatta görünürlüğü artırmak için kameralar, polis logosu ve mavi ışıkla donatılmıştı. Ancak zamanla sese duyarlı özellik kazandırılan bu kameraların hem sayısı artırılmış hem de boyutları daha da küçültülerek görünürlükleri azaltılmıştır.30 Kameraların gizlenmesi ya da görünür olmaması ve kişilerin, kendi görüntülerinin alındığından haberdar olmamaları, söz konusu kötüye kullanım riskini artırmaktadır. Örneğin; yolda yürüyen bir kişinin taşıdığı belgeye uygulanacak yakınlaştırma (zoom) ile özel hayatın gizliliği gibi hak27 Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için; https://www.cityoflondon.police.uk/advice/ advice-and-information/rs/road-safety/automatic-number-plate-recognitionanpr/, erişim tarihi: 22 Şubat 2022. 28 Venedik Komisyonu’nun Kamu Görevlileri Tarafından Kamusal Alanlarda Kameralı İzleme ve İnsan Haklarının Korunması Hakkında Görüşü, 23 Mart 2007, s. 14. 29 Özbek/Doğan/Bacaksız, s. 180. 30 Jens Kramer, “On the End of Freedom in Public Spaces, Legal Challenges of WideArea and Multiple-Sensor Surveillance Systems”, Fergal Davis, Nicola Mc Garrity, George Williams (Ed.), Surveillance, Counter-Terrorism and Comparative Constitutionalism, Routledge Publishing, 2014, s. 118.

10 .aPXVaO $Oanda .aPHUaOÕ ø]OHPH 6LVWHPOHULnLn +XkXka 8\JXnOX÷X h]HULnH BLU 'H÷HUOHndLUPH ların yanı sıra ifade özgürlüğü gibi hakların korunması da tehlikeye girebilecektir.31 Yine geliştirilen yazılımlar sayesinde, elde edilen görüntüler üzerinde yüz tanıma gibi çeşitli incelemeler yapılabilmekte, bu durumda da daha fazla kişisel verinin işlenmesine zemin hazırlanmaktadır.32 Kameralı izleme sistemlerinin suçun önlenmesine olan etkisi üzerine bazı çalışmalar yürütülmüşse de suçun aydınlatılmasına ilişkin detaylı ve bilimsel çalışmaların bulunmadığı söylenebilir. Kimi araştırmalar, söz konusu kameraların suçun aydınlatılmasına etkisinin beklenenden az olduğunu gösterirken; bazı araştırmalar ise söz konusu etkinin yalnızca bazı suçlarla sınırlı olduğunu belirtmektedir.33 Ancak günümüzde kullanılan yüksek çözünürlüklü ve daha uzun süre görüntü saklayabilen kameraların; suçun delillendirilmesi aşamasına daha fazla katkı sağlayacakları şüphesizdir. E. Kameralı İzleme Sistemleri ile Müdahale Edilen Hak ve Özgürlükler 1. Genel Olarak Günümüzde teknolojik gelişmelerin hız kazanması, kişisel verilerin ve özel hayatın gizliliğinin korunması başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik yeni mevzuat düzenlemelerine olan ihtiyacı da güncellemektedir.34 Kameralı izleme sistemleriyle kişilerin kamusal alandaki görüntülerinin işlenmesi; özel hayatın gizliliğinin korunması hakkı ve kişisel verilerin korunması hakkına önemli 31 Dokmanovic, s. 3. 32 Almanya Berlin Tren İstasyonunda kamera ile yüz tanıma sistemine ilişkin yapılan test çalışmasına 300 gönüllü katılmıştır. Fotoğrafları sisteme yüklenen bu kişilerin kimlik bilgileri, %80 oranında başarıyla sistem tarafından tanımlanmıştır. Her ne kadar söz konusu oranın suçun önlenmesi ve aydınlatılması süreçleri açısından büyük bir başarı olduğu ifade edilse de sistemin hata oranının halen yüksek olduğu ve masum kişilerin suçlu olarak tanımlanabileceği endişelerinin halihazırda devam ettiği belirtilmektedir. (“In Germany, Controversy Still Surrounds Video Surveillance”, https://www.dw.com/en/in-germany-controversystill-surrounds-video-surveillance/a-50976630, erişim tarihi: 10 Ocak 2021.) 33 Matthew P. J. Ashby, “The Value of CCTV Surveillance Cameras As An Investigative Tool: An Emprical Analysis”, European Journal on Criminal Policy and Research, Volume 23, 2017, s. 443. 34 Kramer, s. 117.

11 TBB Dergisi 2022 (163) Seçkin KOÇER bir müdahale teşkil etmektedir. Görüntü işleme ile birlikte, kişilerin kaygılanma ve davranışlarını aşırı şekilde kontrol etme davranışı ortaya çıkabilmekte ve bu durum da kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma hakkına müdahale anlamına gelmektedir.35 Hatta kameralı izleme sisteminin; kaydetme ve defalarca izleme imkânı sunması nedeniyle; anlık izleme tedbirlerine nazaran hak ve özgürlüklere daha müdahaleci bir niteliğe sahip olduğu ifade edilmektedir.36 Kameralı izleme sisteminde görüntülerin işlenmesiyle kişi hak ve özgürlüklerine haksız bir şekilde müdahale edildiğinin peşinen kabul edilmemesi gerektiği de ileri sürülebilir. Kanaatimizce; söz konusumüdahalenin hukuka uygunluğu, sadece müdahale amacının meşruluğu ile ölçülebilir değildir. Bu noktada, aşağıda detaylıca açıklandığı üzere, müdahalenin yasal altyapısının bulunması, ölçülülük ve demokratik toplumda gereklilik gibi şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Tüm bu şartlar yerine getirilmeden yapılan müdahalenin belirsizlik taşıyacağı, bunun da en başta hukuk devleti ilkesine zarar vereceği açıktır. Yine, belirtilen şartların kabulü; kamusal alanda özgürlüklerin sınırlandırılamayacağını değil, aksine, kamusal alanın başlı başına bir sınırlama nedeni olmayacağını göstermektedir. Esasında, kamusal alandaki özgürlüklere yönelik sınırlama, kural yerine istisna olarak benimsenmeli; bu istisnaya ise ancak sınırlama niteliği taşımayan öncelikli düzenlemeler uygulandıktan sonra başvurulmalıdır. Bireylerin, toplum içerisine dâhil olunca, bir diğer ifadeyle kamuya açık yerlere girince gerek özel hayatın gizliliğinin korunması hakkı gerekse kişisel verilerin korunması gibi haklarının sınırlandırılmasını kabul edecekleri yönünde bir anlayış ileri sürülebilir. Esasında nasıl bireylere evlerinden çıkmamaları söylenemeyecekse; evlerinden çıktıkları andan itibaren de haklarından yoksun kalacaklarını peşinen kabul etmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bireylerin, kamusal alana dahil olmaları, kendileri hakkında izleme işleme yapılmasına rıza gösterdikleri anlamına gelmemekte olup aksinin kabulü, bireyi özerkliğinden koparmakla eşdeğer olacaktır.37 Nitekim bireylerin özel hayatı, sadece özel alanlarla sınırlı olmayıp kamuya açık yerlerde de kişilerin 35 Abanoz, s. 80. 36 Venedik Komisyonu’nun Kameralı İzlemenin Hangi Aşamaya Kadar İnsan Haklarıyla Uyumlu Olduğuna Yönelik Görüşü, 14 Şubat 2007, s. 2. 37 Küçük, s. 57.

12 .aPXVaO $Oanda .aPHUaOÕ ø]OHPH 6LVWHPOHULnLn +XkXka 8\JXnOX÷X h]HULnH BLU 'H÷HUOHndLUPH özel hayatı söz konusu olabilmekte ve bu son durum da korunması gerekli alan olarak değerlendirilmektedir.38 AİHM de kamusal alanda yapılan izlemelerin, her zaman hukuka uygun olmayabileceğini, özel hayatın korunmasına yönelik ihtiyacın kamusal alanda da söz konusu olduğunu kararlarına taşımıştır. Mahkeme’ye göre belirli kişi ya da kişilerin verilerinin kolluk görevlileri tarafından sistemli ve düzenli bir şekilde toplanması ve kaydedilmesi fiili, söz konusu veriler kamuya açık bir alanda elde edilmiş olsa bile kişilerin özel yaşamına müdahale teşkil etmektedir. Örneğin; bir kişinin aracına monte edilen GPS cihazı yardımıyla o kişinin nerede olduğunun belirlenmesi ve hareketlerinin tespit edilmesi özel yaşama doğrudan müdahale oluşturmaktadır.39 Hatta hırsızlık şüphelisi bir kişinin, polis merkezinde güvenlik kameraları ile kaydedilen görüntüsünün olayla ilgisiz kişilerin görüntüleriyle birlikte derlenerek tanıklara gösterilmesi şeklinde gerçekleşen olayda Mahkeme; öncelikle, bir kişinin kamusal alandaki hareketlerinin izlenmesinin başlı başına özel hayata müdahale oluşturmadığını ancak sistemli ve sürekli bir kaydın müdahaleye neden olabileceğini belirtmiştir. Somut olayda da söz konusu polis merkezinin kamusal alan olmasına rağmen; güvenlik amacıyla yerleştirilmiş olan kameraların teşhis amaçlı olarak kullanıldığından kişinin bilgisinin olmadığı ve kişinin, bu amaçla bir veri işlenmesini ummadığı belirtilerek; görüntü ve ses kaydedilmek suretiyle kişisel verilerin işlenmesinin özel hayata müdahale olduğu Mahkeme tarafından kabul edilmiştir.40 2. Özel Hayatın Gizliliğinin Korunması Hakkı Özel hayatın gizliliğinin korunması hakkı, AİHS’in 8. maddesinde açıkça düzenlenmiş bir haktır.41 Bu maddede; aile yaşamına saygı 38 Venedik Komisyonu’nun Kamu Görevlileri Tarafından Kamusal Alanlarda Kameralı İzleme ve İnsan Haklarının Korunması Hakkında Görüşü, 23 Mart 2007, s. 7. 39 AİHM’in 21 Haziran 2011 tarihli Shimolovos/Rusya (30194/09 başvuru numaralı) kararı. 40 AİHM’in 17 Temmuz 2003 tarihli Perry/Birleşik Krallık (63737/00 başvuru numaralı) kararı. 41 Özel ve aile hayatına saygı hakkı 1.Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1