205 TBB Dergisi 2022 (163) Emine KOÇANO RODOSLU devam edebileceği gibi, ölüm belgesi ile birlikte Nüfus Kayıt Dairesi’ne başvurarak bekârlık soyadını kullanmak istediğini beyan edebilir (Aile Yasası m. 35 bent 6 B). 2015 tarihinde Aile Yasası’nda yapılan değişikliğe kadar, eşlerin ortak zorunlu aile soyadı taşımaları gerekmekle birlikte, ortak soyadı olarak eşlerden birinin soyadının tercih edilmesi mümkündü. 2015 yılında yapılan değişiklik ile birlikte, ortak aile soyadı belirleme zorunluluğu kaldırılmış; evlilik gerçekleştikten sonra eşler arzu ettikleri takdirde herhangi birinin soyadını aile soyadı olarak belirleyebilecekleri gibi, ortak aile soyadı belirlemeyip kendi bekârlık soyadlarını kullanmaya devam edebilirler. Yapılan bu düzenlemeyle birlikte KKTC Hukukunda, aile soyadında birlik ilkesinin kısmen terk edildiği ifade edilebilir. Böylelikle KKTC Anayasası m. 8’de düzenlenen eşitlik ilkesine, m. 14’te düzenlenen kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına ve yukarıda değindiğimiz uluslararası belgelerde yer alan ilkelere uygun bir düzenleme yapılmıştır.55 55 Türk Medeni Kanunu’nda 2002 tarihinde yapılan değişikliklerle birlikte, kadın erkek eşitliği benimsenmiş olmasına rağmen, soyadı konusunda kanun koyucu çeşitli toplumsal nedenlerden ötürü erkeğe üstünlük tanımayı tercih etmiştir. TMK m. 187’de kocanın soyadı ortak aile soyadı olarak öngörülmüştür. Diğer taraftan TMK m. 173/I’e göre, evliliği boşanma kararı ile sona eren kadın evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Türk Medeni Kanunu’ndaki düzenlemeler karşısında, evlenmekle soyadı değişen kadın, evlilik devam ederken (kocasının soyadının değişmesi durumunda kadının da soyadı değişecektir) ve boşanma durumunda yeniden soyadını değiştirmek zorunda kalmaktadır. Türk Medeni Kanunu’ndaki bu hükümler emredici nitelikte olduğundan taraflar isteseler dahi bu hükümlerin aksini kararlaştırıp kadının soyadının aile soyadı olarak belirleyemezler. Ayrıntılı bilgi için Bkz. Öztan, s. 431; Nomer, s. 421 vd. TMK m. 187 hükmü gerekçe gösterilerek, 1995 yılında Ayten Ünal Tekeli Türkiye aleyhine AİHM’e başvuruda bulunmuştur. Bu davada Mahkeme, AİHS m. 8 ve 14’ün ihlal edildiğine oybirliği ile karar vermiştir. Karar için bkz. Ünal Tekeli v TC (2004) 29865/96 (https://www.hukukturk.com/aihm-turkiye-kararlari?q= ayten+%c3%bcnal+tekeli Erişim Tarihi:24.01.2022). Türk Hukukunda 23.09.2011 tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru kabul edildiğinden, bu tarihten itibaren ancak bu yol tüketildikten sonra AİHM’e gidilebilir. TMK m. 187’nin uygulanması nedeniyle ilk kez 21 Mart 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu ile gidilmiştir. Anayasa Mahkemesi, TMK m. 187’ye dayanan uygulamanın Anayasa’nın 17. maddesinde tanımlanan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğuna karar vermiştir. Karar için bkz. Anayasa Mahkemesi, 2013/2187, 19.12.2013, (https://www.hukukturk.com/anayasa-mahkemesi-kararlari-bireysel-basvurul ar?q=sevim+akat+e%c5%9fki Erişim Tarihi: 24.03.2022). Ayrıca bkz. Tahmazoğlu Üzeltürk, s. 26 vd. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararları sübjektif kararlar olduğun-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1