Türkiye Barolar Birliği Dergisi 163.Sayı

256 +XkXk 'HYOHWL 2OJXVXnXn (VkL da÷OaUdakL .|kHnOHUL minde ve esasen ideal hukuk devletinin ne olduğunu tespit etmekte önem arz eden başlıca iki devlet yönetimi pratiğine birer başlık açarak değinmekte fayda vardır. Bunlardan ilki polis devletine karşı olumlu bir gelişme mahiyetinde, yönetilenlere birtakım yasal teminatların sağlanması74 adımı olarak hazine teorisidir. İkincisi ise hukuk devletinin temel bileşeni olan sistemli kuralları yansıtmakla birlikte pozitivist yaklaşımlar gölgesinde hukuk devleti idealinde geriye gidişi temsil eden bir olumsuz gelişme olarak kanun devleti modelidir. A. HAZİNE TEORİSİ 18. yüzyılda Almanya’da geliştirilen hazine teorisi anlayışı, hukuk devleti yolunda katedilen mesafede önemli bir adım olmuştur. Almanca Fiskustheorie terimi ile ifade edilen bu sistem ile devletin eylem ve işlemleri sebebiyle zarar gören kişilere yargı makamları nezdinde sağlanan mali nitelikteki hukuki güvenceler kastedilmektedir. Bu yönüyle hazine teorisi, patrimonyal devletin esası olan her şeyin sahibi olan yönetici anlayışından ve polis devletinin yıldırıcı adaletsiz uygulamalarından kayda değer bir kopuşu simgelemektedir. Özellikle polis devletinin kişileri tamamen hukuki korumadan yoksun bırakan yapısının bu dönemde hukuk alanında yapılan kısmi iyileştirmelerle esnetildiği söylenebilir. Hazine teorisinde kralın şahsi malları ile kamu malları ayrımına gidildiği görülmektedir. Kralın şahsi mülk ve iratları haricinde kalan kamu malları ve kamusal gelirler devlet hazinesine geçirilerek özel hukuka tâbi kılınmıştır.75 Böylece hazine, özel hukuk tüzel kişisi konumunu haiz olmuş ve yargısal denetimin öznesi haline gelmiştir. Artık devletten ayrı tutulan hazine, özel hukuk bakımından taraf ve hukuk düzeninin öngördüğü kuralların muhatabı olabilmiştir. Döneme hâkim polis devleti ideolojisinin ürünü olan hukuksuz devlet anlayışının hazine teorisi modeliyle aşılmak istendiği görülmektedir. Zira hazinenin özel hukuk kişisi yapılması suretiyle hazineye dava açmak, devlete dava açmak olarak değerlendirilmemiştir.76 74 Gözübüyük/Akıllıoğlu, s. 22. 75 Günday, s. 38. 76 Kuyaksil, s. 32.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1