Türkiye Barolar Birliği Dergisi 163.Sayı

271 TBB Dergisi 2022 (163) A. Füsun ARSAVA ve temel hakların özünün korunması kaygısı Federal Alman Anayasa Mahkemesi’nin halkın iradesine istinat eden anayasal temel haklara demokratik meşruiyeti dolaylı olarak sağlanan supranasyonal temel haklara nazaran öncelik vermesine yol açmıştır.10 II- Mahkemeler Arasında İş birliği Yöntemi Temel hakların en iyi şekilde temin edilmesi mahkemeler arasında iş birliğini gerektirmektedir. Bu çerçevede mahkemelerin temkinli davranmaları ve aralarında diyalog kurmaları her iki temel hak kategorisinin çatışmasını önleyen en rasyonel yöntem olarak kabul edilmektedir. 1- Mahkemelerin Temkinli Davranmaları Mahkemelerin sorumluluk bilinci içinde temkinli davranmaları, yetkilerini özenli ve diğer mahkemenin yetkilerine saygı içinde kullanması anlamını taşımaktadır. Federal Alman Anayasa Mahkemesi bu yöntemi Solange II kararında AB Divanı’nın içtihatlarında Alman anayasasında öngörülen temel haklara özünde saygı gösterdiği nispette GG ışığında temel hak denetimi yapmayacağını, dolayısı ile kendi içtihadını oluşturmayacağını ifade ederek uygulamıştır.11 Temel Haklar Şartı’nın icrası bağlamında iki temel hak kategorisinin çakışması durumunda bu kez belki AB Divanı iş birliği yaklaşımı ile temel haklar konusunda uzman mahkeme olan anayasa mahkemeleri AB temel haklarına özünde saygı gösterdiği nispette temel haklar Şartı’na istinat eden kendi içtihadını oluşturmaktan geri duracağını bir “Solange” kararı vererek dile getirebilir. Divanın böyle bir “Solange” kararı Birlik temel haklarının yorum ve icrası bağlamında sahip olduğu yetkilerden bütünüyle vazgeçmesi anlamını taşımayacaktır. Divan Birlik organları ile ve anayasa mahkemesi olmayan yahut yeterli içtihadı olmayan diğer üye devletlerle 10 Anayasal kimliğin korunması: bknz.: Vosskuhle, Andreas, Der Europäische Verfassungsgerichtsverbund, NVwZ 2010, s.1, 6 vd.; Temel Hakların Özünün Korunması Kaygısı: bknz.: BVerfGE 102,147,164; Federal Alman Anayasa Mahkemesince tanınan öncelik: bknz.:BVerfGE 89, 155,169; 123, 267, 364 vd. 11 BVerfGE 73, 339

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1