20 .aPXVaO $Oanda .aPHUaOÕ ø]OHPH 6LVWHPOHULnLn +XkXka 8\JXnOX÷X h]HULnH BLU 'H÷HUOHndLUPH rinde devamlı suretle gözetlenme korkusu oluşturacaktır. İşte bu nedenle; yasal bir düzenlemeyle söz konusu müdahalenin amacı, kapsamı ve diğer ayrıntılar açıkça ortaya konulmalıdır. Söz konusu sistemle kişilerin kimlik bilgileri dâhil çeşitli kişisel verilerine ulaşıldığı gerekçesiyle kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuat, bu konuda da titizlikle uygulanmalıdır.71 Mobese sistemine ilişkin kanuni düzenlemede; sistemin elde edeceği kişisel verilerin hangi alanlarda kullanılacağına açıkça yer verilmelidir. Örneğin; önleyici kolluk faaliyeti çerçevesinde elde edilen bulguların suç soruşturması ya da kovuşturmasına konu edilebilmesi oldukça tartışmalıdır.72 Bu nedenle; temel amacı suç işlenmesinin önlenmesi olan Mobese sistemi sayesinde işlenen kişisel verilerin, bir suç soruşturması ya da kovuşturmasında hukuka uygun bir delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı açıkça belirtilmelidir. Netice itibariyle; yapılması gündeme gelebilecek bir yasal düzenleme, bu alandaki müdahaleyi tek başına hukuka uygun hale getirmeyebilecektir. Buna göre; öncelikli olarak, kanunda öngörülen müdahalenin Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak öngörülmesi gerekmektedir. Bu kapsamda; kanunilik unsurunun yerine getirilebilmesi için, Mobese sisteminin uygulanmasına yönelik belirli kuralların önceden ortaya konulması şarttır. Ancak, teknolojik gelişmelerle doğrudan bağlantılı olan bir konunun yasal çerçevesinin çizilebilmesinin hiç de kolay olmadığı akıldan çıkarılmamalıdır. 71 Dokmanovic, s. 7. 72 Bu tartışma esasında, başta önleme amaçlı iletişimin denetlenmesi olmak üzere birçok tedbirin uygulanmasında karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; önleme amaçlı olarak yapılan bir iletişimin denetlenmesi tedbiri esnasında bir suça ilişkin elde edilen bulgunun delil olarak değerlendirilip suç soruşturması ya da kovuşturmasına dâhil edilip edilemeyeceği yasal olarak belirsizlik taşımaktadır. CMK’nın 138/2. fıkrasında düzenlenmiş olan iletişimin denetlenmesinde tesadüfen elde edilen deliller hükmünün oldukça kısıtlayıcı olduğu göz önünde bulundurulduğunda; önleme amaçlı iletişimin denetlenmesi tedbiri esnasında elde edilen bulguların herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmadan bir suç soruşturması ya da kovuşturmasına konu edilmesi doğru olmayacaktır. Bu alanda göz yumulacak bir kötüye kullanım, temel hak ve özgürlüklere meşru olmayan bir müdahale anlamına gelebilecektir. Bu nedenle, söz konusu alana ilişkin yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. (Bu konuda ayrıntılı çalışma için bkz. Koçer, Ceza Muhakemesinde Kişisel Verilerin Korunması, s. 176 vd.)
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1