Türkiye Barolar Birliği Dergisi 163.Sayı

66 .LşLVHO 9HUL øKOaOOHULnLn 7Uk &H]a .anXnX .aSVaPÕnda 'H÷HUOHndLULOPHVL Kanunu’nun “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenleme alanı bulmuştur. Bu başlık altında toplanan suçlar, yukarıda detaylı olarak incelediğimiz üzere; kişisel verilerin kaydedilmesi, kişisel verilerin verilmesi, yayılması veya ele geçirilmesi ve kişisel verilerin yok edilmemesine ilişkin hukuka aykırı eylemlerin gerçekleşmesi durumunda uygulanacak cezai yaptırımları hüküm altına almıştır. Bu nedenle, KVKK kapsamında kişisel verilerin korunmasıyla alakalı suçlar için TCK’nın ilgili suçlar için hüküm altına aldığı maddeler işaret edilmiştir. Teknolojinin hızla gelişmesi, bununla birlikte e-ticaret olgusunun tüm dünyayı sarması ve büyük veri tabanlarını elinde bulunduran şirketlerin toplamış olduğu kişisel verilerden maddi kazanç elde etmesi neticesinde; kişisel verilere karşı talep ve müdahalelerin de artmasına olanak sağlanmıştır. Bu nedenle, uluslararası çalışmalarla kişisel verilerin korunmasına yönelik hukuki düzenlemeler artırılmakta ve özellikle Avrupa ülkelerinin ulusal mevzuatları bu kapsamda güncellenmektedir. Ülkemizde ise TCK’nın 135, 136 ve 138. maddeleriyle, kişisel verileri ihlal eden kimseler hakkında cezai yaptırımlar uygumla alanı bulmuştur. 6698 sayılı Kanun kapsamında ise kişisel verileri ihlal edenler için genel olarak uygulanacak idari para cezaları hüküm altına alınmıştır. TCK kapsamında hüküm altına alınan, kişisel verilerin korunmasına ilişkin suç tipleri incelenirken, TCK ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak TCK’nın kişisel verilerin korunmasına ilişkin temel bir kanun olmadığı ve KVKK’nın yürürlük tarihi ile arasındaki zaman farkının çok olması, iki kanun arasındaki içerik ve terim yönünden farklılıklar oluşmasının en temel sebeplerindedir. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yapılması planlanan değişikliklerin zaman kaybetmeden gerçekleştirilmesi ve özellikle yapılacak değişikliklerin Avrupa Birliği düzenlemeleriyle eş değer boyutta olması gerekmektedir. Yapılacak değişikliklerle birlikte, Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından verilmeye başlanan ilkesel kararların çoğalması ve özelikle toplumun kişisel verilerin önemi konusunda bilinçlendirilmesi neticesinde, TCK ve KVKK arasındaki farklılıklarında giderilebileceği, yargı kararlarında ve uygulamada yaşanan kişisel verilerin korunmasına ilişkin karışıklık ve uyuşmazlıkların da daha sağlıklı hukuki çözümlere kavuşturulabileceği kanaatindeyiz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1