Türkiye Barolar Birliği Dergisi 164. Sayı

132 Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Suçunda (TCK m. 188/3) Delillerin Toplanması ve ... deki olaylarda herhangi bir somut neden belirtilmediği görülmektedir. Ayrıca, çok zaman “kaba üst araması” adı altında detaylı arama yapıldığı gibi tutanaklarda, “şahsın cebinde kabarıklık görülmesi üzerine bunun ne olduğunun sorulduğu ve cebinden –birkaç gramlık- uyuşturucu maddeyi çıkarıp rızasıyla teslim ettiği”, “istenmesi üzerine evindeki uyuşturucu maddeleri ve hassas teraziyi rızasıyla getirdiği” veya “şahsın aramaya rıza gösterdiği” şeklinde ve benzeri ifadelere sıklıkla rastlanmaktadır. Öte yandan, kolluk tutanaklarında çok defa, araçlarda bulunan maddelerin ve hassas terazilerin dışarıdan bakıldığında koltuk üstünde veya kapı açılınca kapı cebinde görüldüğü yönünde anlatımlara yer verilmektedir. Buna karşılık, daha önce maddelerin bulunduruluş biçimine ilişkin kolluk nitelendirmeleri bahsinde değindiğimiz gibi, söz konusu ifadeleri içeren tutanaklar, çok zaman iddianamelere aynı şekilde konulup bu içeriklere dayanılarak cezalandırma talep edilmektedir. Aramaya neden rıza gösterildiği ya da aramaya gerek kalmaksızın neden rıza ile teslim yapıldığı, rızanın işlemi hukuka uygun hale getirip getirmediği, rıza ile aramanın ya da teslimin neden etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmediği veya birkaç gramlık maddenin montta nasıl kabarıklık oluşturduğu, maddelerin ve hassas terazilerin neden görünür yerlerde tutulduğu gibi hususlar mahkemelerce de hiç tartışılıp sorgulanmadan, tutanağı tanzim eden görevlilere gerekli sorular sorulmadan ve sanığa da açıklama yapma imkanı tanınmadan, subjektif ve muğlak, zaman zaman hayatın olağan akışına aykırı söz konusu tutanak içerikleri mahkumiyet hükümlerinin gerekçelerinde sıklıkla yer alabilmektedir. Tutanak tanzim etmiş olup duruşmalarda herhangi bir nedenle tanık sıfatıyla dinlenen görevlilerin de sıklıkla, “üzerinden zaman geçtiği için olayı -yeterince- hatırlamadıklarını, tutanak içeriğinin doğru olduğunu” beyan etmeleri ve mahkemelerce de bu beyanların yeterli görülmesiyle gerçek anlamda tanıklara soru sorulmasına ve delillerin tartışılmasına imkan tanınmaması, arama ve elkoymalar konusunda da yaygın bir uygulama olarak gözlenmektedir. CMK’nın 217/1. maddesindeki hükmün ancak duruşmaya getirilmiş ve hakim huzurunda tartışılmış delillere dayandırılabilmesi kuralına da aykırı olan, kolluk tutanaklarına ve tanık dinlenilmesine ilişkin söz konusu uygulamaların, delillerin hukuka uygunluğunun tartışılmasına izin vermemek ve bu delillere dayanmak suretiyle sanıkların adil yargılanma haklarını ihlal ettiği ortadadır. Buna karşılık Yargıtay’ın,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1