Türkiye Barolar Birliği Dergisi 164. Sayı

162 Statüden Sözleşmeye, Sözleşmeden İsteme Hukuk Biçiminin Dönüşümü farklılaşmanın da ifadesidir. Paraya sahip olan taraf belirli bir faydaya değil, sahip olduğu nicelik nispetinde pazara getirilen tüm toplumsal faydaya erişme olanağına sahiptir. Paranın söz konusu niteliği, insanın ürünle kurduğu doğal ilişki olan sahiplik ilişkisini tüketir. Sahip olan, ihtiyaçlarını tatmin aracına sahiptir (on binlerce yıldır süregelen doğal ilişki). Sahip olunan meta, para olduğunda ise, sahip hiçbir doğrudan faydaya erişemez; fakat değişim yapmaya zorlanır. Bireyin ürünle kurduğu ilişkiyi sahiplikten mülkiyete dönüştüren işte tam da bu zorlamadır. Çünkü artık ürünle ilişki değil, ürün dolayımıyla toplumla ilişki söz konusudur. Para, sahip olduğu fiziksel özelliklerle hiçbir tüketici ihtiyacını tatmin edemez. Ama para sahibi ihtiyacı olan metalara, para aracılığıyla toplumla kurduğu ilişki sayesinde ulaşabilir. Toplumsal ilişkinin, doğrudan doğruya insanlar arası ilişki olmaktan, insanların metaları dolayımıyla kuruldukları bir ilişkiye dönüşmesinin, bireyin emeğinin ürünüyle kurduğu ilişkiye yansıması, sahiplikten mülkiyete geçiştir. Para, diğer pek çok dönüşüm yanında, sahiplikten mülkiyete geçişin de temsilcisidir. Cebinde parası olan kişi, kendisine hiçbir doğrudan fayda sağlamayan ve üzerinde bir merkez bankasının adını taşıyan kâğıda ve o kâğıdın temsil ettiği toplumsal değere maliktir.32 Paranın maliki, tıpkı elma ya da kitabın maliki gibi metası üzerinde “ayni hakka” sahiptir. Yani “herkes hak konusu eşya üzerinde faaliyette bulunmaktan kaçınmak zorundadır ve [hiç kimse] davranışlarıyla eşya/şey üzerinde hak sahibine engel olamaz (Paşukanis, 2002:123)”. Ancak değer (değişim) ilişkisinin sonucu olarak doğan para, diğer tüm metalardan niteliksel olarak farklıdır. Bu durum, para sahibini, sahiplik ilişkisindeki doğal yönü aşan ve onu ürüne değil topluma bağlayan yeni bir biçim doğurur. Kişinin eşyayla ilişkisinin toplum dolayımıyla ifade edilmesi gerekliliği (üçüncü kişileri eşyadan yasaklama), kişinin toplumla ilişkisinin şeyler dolayımıyla kurulduğunun hukuki ifadesidir. Çünkü para sahipliği, ancak üçüncü kişilerin ürettiği metalara erişme imkânı sağladığı ölçüde ürünle sahip arasındaki bir ilişkidir; yani aslında bu ilişki ürünle sahibi arasında değildir; ürün yalnızca toplumsal ilişkinin kurulması için bir dolayım/katalizördür. Paranın kendisi, topluma, para sahibinin ihtiyaçlarını karşılayabileceği, tabiri caizse “gerçek” kullanım-değerlerini sunma “borcu yükler.” Sahiplik, bire32 Paranın mülkiyetle ilişkisi itibari olmayan paralar içinde geçerlidir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1