Türkiye Barolar Birliği Dergisi 164. Sayı

166 Statüden Sözleşmeye, Sözleşmeden İsteme Hukuk Biçiminin Dönüşümü da temelinin sözleşme olduğunu perdelemesi yönüyle yanıltıcıdır. İki hukuk arasındaki ilişki (benzerlik ya da farklılık), sözleşmenin (değişimin) toplumsal ilişkiyi kaplamına aldığı orana indirgenebilir. Roma toplumu, emekçinin mal olarak değişime konu olduğu bir toplumdu; kapitalist toplumda ise emekçi, mal (emek-gücü metası) sahibi olarak değişime taraf olur. Maine’de statü ve sözleşmenin hukukun farklı biçimleri olarak sunulması hatalıysa da bu girişimin hukuk biçimi tartışmasına tahvil edilebildiği ölçüde söz konusu hata göz ardı edilebilir. Kapitalist toplumda sözleşmenin, üretimin tüm ögelerini (emek, doğa ve üretim araçları) kaplamına almasını takiben vukuu bulan gelişmelerin, Maine’de adı konulmayan biçim tartışmasının muhtevasını oluşturduğu düşünülmektedir. Hukukun (değişimin) toplumsal ilişkinin merkezi konumunda bulunduğu bir dönemde, sözleşmenin kaplamında olan alanların, sözleşme (hukuk) ilişkisini parçalayarak ortadan kaldıramasa bile sözleşme ilişkisini bozup dönüştürerek yarattığı toplumsal gerçekliğin kavranması bakımından hukuk biçiminin tartışmaya dahil edilmesi, kullanışlı bir araç gibi görünmektedir. O halde değişikliğe uğradığını iddia ettiğimiz sözleşme ilişkisinin ne olduğuna yakından bakalım. Bu açıdan devrim sonrası Fransa’sına göz atmak faydalı görünmektedir. 1791 tarihli Le Chapelier Yasası, sözleşme biçiminin sınırlarını, bu sınırlar dışında kalanları yasaklayarak belirlemesi ve diğer ülkelere emsal olması bakımından adıyla anılmayı hak etmektedir. Bilinen anlamıyla toplumsal devrim yaşamadığı için hukuki normlarda gelişimi izlemek için İngiliz sistemi ne kadar işlevselse, kapitalist hukuk biçiminin özgünlüğünün ortaya konulması bakımından Fransız Devriminin yasalarını incelemek o ölçüde işlevseldir. İngiltere’de 1759’dan itibaren tikel olaylar özelinde sulh mahkemelerinin, zanaatçıların yardımlaşma sandığı oluşturmak başta olmak üzere örgütlenmelerini yasakladığı bilinmekle birlikte, Le Chapelier Yasası’nın eşdeğeri olan General Combination Act, İngiltere’de, 1799 yılında yürürlüğe girdi. Anılan yasayla işçilerin grev yapmak ya da iş bırakmak suretiyle manüfaktür, ticaret ya da iş hayatını engelleyen her türlü etkinliği yasaklandı.38 38 W. Hamish Fraser, A History of British Trade Unionism, 1700–1998, Macmillan, Houndmills, 1999, s. 4, 10

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1