Türkiye Barolar Birliği Dergisi 164. Sayı

171 TBB Dergisi 2023 (164) Olcay HAYTA Kolektif işçi, üretim tarzındaki dönüşümün sonucu olarak doğmuştur. Modern topluma ait bir kolektif özne olarak, kolektif işçi, toplumsal üretimin gerekliliği olan, toplumsal iş saatinin toplumsal ihtiyaca göre farklı üretim alanlarına yönlendirilmesi, “eşit işe eşit ücret” talebinde ifade edilen emeğin ölçen olduğu bir eşitlik arayışının toplumsal ölçekte tatminini sağlayabilecek muhataptır. Diğer bir deyişle, kolektif işçi, Paşukanis’in örneğinde ortaya konulan biçimsel farkın kurucu öznesidir. İstem kavramı, meslekten hukukçunun bu kavramın taşıdığı ilişkiyi “hak” olarak zihninde canlandırma eğilimine karşın, hak kavramın taşıdığı hukuki (sözleşme biçime ait) yüklerden kurtulmak arzusuyla bilinçli olarak tercih edilmiştir. Tam da Marx’ın ifade ettiği gibi “Hak niteliği gereği, ancak aynı ölçütün kullanılmasından ibaret olabilir… kusurlardan kaçınmak için hakkın eşit olmak yerine bilakis eşitsiz olması gerekir.”49 İstem biçimi bu “eşitsiz”liğe yönelen bir biçim olarak alabildiğine hukuki yüklerden kaçınmayı gerektirmektedir. 1870’li yıllardan itibaren hukuk düzenince tanınmaya başlanan sendikaların,50 kolektif işçiyi hukuk sisteminin bir parçası haline geistemler doğrultusunda dönüştürülmesi ya da bireylerin toplumsal ihtiyaçların tatmini sebebiyle katlanmak zorunda kaldıkları bireysel zararlarının giderilmesi (tazmini değil), toplumsallığın malik bireylerin bireysel ilişkilerinin toplamı olarak kavranmadığı (sözleşme-dışı) durumlarda da mümkündür. Hatta, mümkün olmanın ötesinde, istem biçiminin, sözleşme biçimi hilafına doğup gelişmesini sağlayan koşullar, istem biçiminin modern toplumu kavramak bakımından sözleşme biçiminden çok daha işlevsel olduğuna işaret etmektedir. Bu bağlamda, yalnızca sözleşme-dışı biçimlerin düşünsel bir yaratı olmanın ötesinde toplumsal pratiğimizin bir parçası olduğunu hatırlatmak adına, idare hukukunun kusursuz sorumluluk ilkeleri burada anılabilir. Sözleşmenin kaplamı dışında kalan toplumsal üretim alanı olarak kamu hizmetinin [bkz. Onur Karahanoğulları, Kamu Hizmeti (Kavram ve Hukuksal Rejim), Turhan Kitabevi, Ankara, 2002] sürdürülmesi için gerekli riskli faaliyetlerden doğan bireysel zarar ya da risk olmasa bile toplumsal ihtiyaçların tatmini sırasında belirli bireylerin diğerlerinden farklı olarak katlanmak zorunda kaldıkları zararların toplum (idare) tarafından giderilmesi gerektiğini kabul eden muhakeme sözleşme-dışı bir biçimdir. İdare hukukunda, hukuki ilişkinin bir görünümü olarak zararın giderilmesinin değil tazmininin hedeflendiği; tazminatın hesaplanmasında sözleşme ilişkisinin belirleyici bir ölçüt olduğu; bireysel zararın idare hukukundaki tazminat miktarının özel hukuktakinden mağdur aleyhine farklılaştığı hususları burada ortaya konulan ilişki bakımından önem taşımamaktadır. İdare hukukuna değil, bu alanda geliştirilen muhakemeye işaret edilmesinin sebebi de budur. 49 Karl Marx, Gotha Programının Eleştirisi, İnter Yayınları, İstanbul, 1999, s. 27-8 50 İlk Sendika Yasası (Trade Union Act) 1871 tarihli ve İngiltere menşelidir. Bkz. Fraser, s. 47

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1