Türkiye Barolar Birliği Dergisi 164. Sayı

172 Statüden Sözleşmeye, Sözleşmeden İsteme Hukuk Biçiminin Dönüşümü tirmesi, sözleşme biçiminin, kendi alternatifini yaratmaya aday yenilikleri kaplamına alabilme (içleminden indirime giderek elbette) kabiliyetine işaret etmektedir. 1960’lı yıllarda başlayan ve halen etkilerini sürdüren ekonomik ve politik dönüşümün sonucu olarak sözleşme biçiminin daha önce yitirdiği alanları yeniden kuşatması, istem biçiminin taşıdığı yönelişin, çok da zor olmayan bir şekilde karşıtına geri dönebileceğinin göstergesidir. Bu yönüyle süreç, işçi kooperatiflerini hatırlatır: işçilerin emek birliği olarak doğan kooperatiflerin, çoğunlukla, işçilerden bazılarının diğerleri aleyhine zenginleşmesinin aracına dönüştüğü bilinmektedir. Hukukun sözleşme biçimi ile istem biçimi arasındaki ayrışma ya da karşıtlık, temsilcisi olduğu toplumsal pratik ve ilişkilerde izlenebilir. Sözleşme biçiminde, emeğin ürünü mal ve hizmet meta biçimindedir; toplumsal ilişki, malik bireylerin ilişkilerinin toplamıdır (tekil- tekil); bireyin mal ve hizmetle bağı, herkese karşı ileri sürülebilir bir hakimiyet ilişkisidir (mülkiyet). Toplumsal ilişki, bireysel ilişkiler toplamına tahvil edilmişken, hukukun “toplumsal” norm vasfı, toplumsal yeniden üretimin her ögesinin bireysel mülkiyet olarak hukukileşmesinden kaynaklanır. Servetin para formunda hayal edilmesinin sonucu olarak satın alınması öngörülen tüketim mallarının toplumsal ölçekte üretildiği bireysel deneyimlerle uyuşmayan afaki bir iddia olarak görülmektedir. Çünkü toplumsal ilişki bireysel/tekil ilişkilerin basit bir toplamı olarak kurgulanmaktadır.51 Buna karşın, istem biçiminde, emeğin ürünü mal ve hizmet kamusal mal ve hizmet biçimindedir; toplumsal ilişki toplum ile birey arasındadır (genel-tekil); bireyin mal ve hizmetle bağı, üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyen, yalnızca toplumsallığın ilgili mal/hizmet özelindeki temsilcisine karşı ileri sürülebilen kullanım talebi (istem) biçimindedir. İstem biçiminin bir hukuk biçimi olması yalnızca sözleşme biçimiyle birlikte ve onun belirleyiciliğinde var olmasından kaynaklanır. İstem biçimini yaratan muhteva toplumun toplumsal yeniden üretimidir.52 51 “…Burjuva toplumu ayırt eden özellik, genel çıkarın özel çıkarlardan ayrılması ve bunların birbirine karşıt olmasıdır. Genel çıkar, söz konusu karşıtlık çerçevesinde, kendiliğinden özel çıkar biçimini, yani hukuk biçimini alır”. Bkz. Paşukanis, s. 103 52 “…Toplumsal işlevin, basit bir toplumsal işlev gibi hukuk kuralının da basit bir düzenleyici kural gibi değerlendirilmesi girişimleri hukuksal biçimin ölümü anlamına gelir. Hukuksal biçiminin ve hukuksal ideolojinin ortadan kaldırılmasının gerçek koşulu, bireysel çıkarlarla toplumsal çıkar arasındaki karşıtlığın anlaşıldığı bir toplumsal durumdur”. Bkz. Ibid.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1