Türkiye Barolar Birliği Dergisi 164. Sayı

173 TBB Dergisi 2023 (164) Olcay HAYTA İstem biçiminin temsil ettiği hukuk-olmayana yönelişin, mülkiyetten sahipliğe bir geri dönüş olması beklenmez. Üretimin bireyselleşmesinin, toplam toplumsal üründe artışa olanak sağladığı bir tarihsel durağın ürünü olduğunu ve bireyin ürünüyle doğal ilişkisi olan sahiplenmenin, ürün değişiminin toplumsal ilişkinin bir parçası haline gelmesiyle mülkiyete dönüştüğünü gördük. Bir toplumsal özne olarak kolektif işçinin varlık kazanması ve ölçek ekonomisinin istisnai alanlar dışında üretimin geneli için geçerlilik kazanması, yeni bir tarihsel durağa işaret ederken, hukuk-olmayana yöneliş olarak istem biçiminin, bireyin eşya ile doğrudan ilişkiye geri dönüşü değil, bireyin toplumsal üretimin toplumsal idaresine (yönetim ve planlama) aktif katılımına bir yöneliş olduğu ortadadır. Bireysel mülkiyetin (sözleşme biçiminin) belirleyiciliği altında olduğu için, istem biçimi, bireysel mülkiyete karşı toplumsal mülkiyet gibi kavranabilse de o, hukuk-olmayana bir yöneliş olarak mülkiyet dolayımının aşılmasını gerektirir. Bir örnekle somutlamak gerekirse, toplu taşıma hizmetinin üretilmesi için gerekli olan taşıma araçları toplumsal mülkiyet olarak kavramak özel mülkiyetin karşıtı olduğu ve özel mülkiyetin belirleyiciliği altında olduğunu ifade etmek bakımından ne ölçüde işlevselse, toplumsal olanın mülkiyet olamayacağını gizlemesi yönüyle o ölçüde kusurludur. İstem biçimi altında bireyin mal ve hizmetle kurduğu ilişkinin bir hakimiyet değil, kullanma talebi (istem) olduğuna değinmiştik. Belediyenin toplu taşıma araçları o yerleşim biriminde yaşayanların ortak idaresi altında, tabelasında “… ulaşım idaresi” yazan birimde mesai yapan temsilciler tarafından planlanıp yönetilir. Bireyler ulaşım hizmeti talep ederler. Hizmetle ya da hizmetin üretildiği araç ya da emekle bir hakimiyet ilişkisi arayışına girmezler. İstem biçimi altında bireylerin tek arayışı üretimin idaresine katılımdır gerek mülkiyetin ve gerekse sahiplenmenin külfetinden arınmışlardır. İstem biçiminin sözleşme biçiminin belirleyiciliğinde ama onun karşıtı olarak doğup gelişimi sözleşme biçiminin vaz geçilmez durağı olan kamu hukuku alanının dönüşümü ve özel hukuk aleyhine genişlemesi şeklinde kendini göstermiştir. Kamu hukuku, sözleşme biçiminin kurucu ögesi olan mülkiyet hakkının herkese karşı koruması işlevinin düzenlendiği alandır. Kamu hukukunun bahse konu ikincil karakteri, Paşukanis’in işaret ettiği olgulardan bir diğeridir: “kamu hukuku ku-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1