Türkiye Barolar Birliği Dergisi 164. Sayı

234 Yapay Zekâ Tarafından Üretilen Fikir ve Sanat Ürünlerinin Korunması neredeyse yüz sene gibi kısa bir süre önce insanların tartışma konusuydu. Son yirmi senede bile sadece matematik hesabı yapabilen, satranç oynayabilen yapay zekâlardan, otonom özellikler gösteren, kendi ürünlerini üreten yeni teknolojik yazılımlar ve ürünler, hızını takip edemeyeceğimiz kadar süratli bir biçimde insanlığın hayatına giriş yapmıştır. Teknolojinin insanlık için getirdiği faydalar kadar, ucuz ve nitelikli işçi gücü nedeniyle zararları da gündeme gelmeye başlamıştır. Öyle ki, insanlara hiç ihtiyaç duyulmayacak şekilde yeni işletmeler bile günümüzde mevcuttur. Hukuk sistemleri, toplumların ihtiyaçlarına göre sürekli değiştirilip güncellenmektedir. Hukukun, Roma Hukukundan beri temel kavramları her ne kadar revizeler doğrultusunda bizlere eşlik etse de bu düzenlemeler dışında yeni reformlar da gerekmektedir. Nitekim gelişen teknolojinin bırakın bundan yüzyıllar önce tahmin edilmesini, neredeyse yirmi sene önce bile tahmin edilmemesi gayet doğaldır. Tarih sahnesinde bile üzerinde fikir birliği sağlanamayan, teorilerle açıklanmaya çalışılan fikri hak kavramı son elli yılda ancak insanlığın faydalanabileceği şekilde düzene oturtulabilmiştir. Teknolojinin hızı bu düzenlemeleri bile geride bırakmıştır. Çalışmamızın ana konusu olan yapay zekâlı ürünlerin ürettiği fikir ve sanat eserlerinin korunması kavramını tartışabilmek için öncellikle gerekli kavramları ve ardından pozitif hukuk sistemimizde yer alan normal düzenlemelere yer verilmiştir. Özellikle bir fikri hakkın korunabilmesi için kanunda ve öğretide yer alan görüşleri ortak bir paydada buluşturulması gerekmektedir. Bütün bu açıklananlar ışığında bir ürünün eser olarak nitelendirilebilmesi için sahibinin hususiyetini taşıması gerektiğini, kanunda yer alan ürün gruplarının içinde bulunması gerektiğini, bir algılanabilirlik etkisinin ve yaratıcılık unsurunun olması gerekmektedir. Her ne kadar yapay zekâların otonom özellikleri aslında düşündüğümüz etkilere sahip olmasa bile yaratıcısının yüklediğinden ve komutundan farklı şekilde hareket edebilen yapay zekâların üreteceği algılanabilir, hususi ve yaratıcı eserlerin söz konusu olabileceği görülmektedir. Eser sahibi kavramından ise eseri meydana getiren kişi açıklaması ve özellikle öğretide ve mahkeme kararlarında, bir eserin yalnızca gerçek kişiler tarafından ortaya konulabileceği görüşü çalışmamızın

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1