Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

114 *nFHO <aUJÕ .aUaUOaUÕ Ba÷OaPÕnda $şkÕn =aUaU zira TBK 122. maddede alacaklının temerrüt faizini aşan zararından söz edildiğini, somut olayın niteliğine göre bu zararın müspet veya menfi zarar olabileceğini ifade etmektedir. Ancak müspet veya menfi zarar olarak, benzer bir tasnif çabasının Yargıtay kararlarında da yer aldığı anlaşılmaktadır.41 Kanaatimizce, yargısal kararlara konu olan uyuşmazlıklar da dikkate alındığında aşkın zarar genellikle müspet zarar görünümünde olsa da menfi zararın da tazminini gerektiren istisnalardan hareketle, geçmiş günler faizi ile karşılanmayan her türlü zararın bu kapsamda değerlendirilmesi hükmün düzenleme amacıyla da uyumlu olacaktır. Manevi tazminat alacaklarında aşkın zararın söz konusu olmayacağı doktrinde genel olarak kabul görmekle birlikte, farklı gerekçelerden hareket edildiği anlaşılmaktadır. Bu tür alacaklar açısından aşkın zararın söz konusu olmayacağını zira bu hükmün sadece malvarlığı zararları için öngörüldüğünü savunan yazarlar olduğu gibi, maddede bu şeklilde bir kısıtlamaya gidildiğini ifade eden bir düzenlemenin yer almadığını, aksine maddenin düzenleme şekli itibariyle, temerrüt faizinin karşılamadığı her türlü zararı kapsamına aldığının açık olduğunu, ancak manevi zararın kısımlara ayrılmasının mümkün olmaması nedeniyle, faizle karşılanamayan kısmından ve dolayısı ile bu kalem açısından aşkın zarardan söz edilmesinin mümkün olmadığını ifade eden yazarlar da bulunmaktadır.42 Aşkın zarar, asıl alacaktan bağımsız bir ek zarar mahiyetinde olup, Yargıtay da “ Munzam zarar borcunun hukuki sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır. O nedenle, borçlunun munzam zararı tazmin yükümlülüğü (TBK md. 122), asıl borç ve temerrüt faizi yükümlülüğünden tamamen farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur ” diyerek, aşkın zararın bağımsız olma niteliğini vurgulamaktadır.43 eden zararı ifade etmek üzere kullanılan zarar ifadesinin müspet zarar şeklinde anlaşılmasını gerektiğini belirtmektedir. 41 Kılıçoğlu, s. 903. 42 Ayrancı s. 122, Kılıçoğlu, s. 902. 43 Y. 11. HD, 20.04.2029 tarih ve 2018/1512 esas, 2019/3201 karar.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1