Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

115 7BB 'HUJLVL ùHEnHP 1(Bø2ö/8 g1(5 Temerrüt faizinin aksine, aşkın zarar kusur koşulunu gerektirmekte olup, bu husus madde metninde “ …borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. ” denilerek açıkça ifade edilmiştir.44 Benzer şekilde, temerrüt faizi için alacaklının zararının ispatı gerekmez iken, aşkın zarar, alacaklının temerrüt faizi ile karşılanamayan zararının varlığını ve ispatını zorunlu kılar.45 2- Aşkın Zararın Koşulları Aşkın zararın koşulları doktrinde kısmen farklı tasniflerle ifade edilmekte ise de hükmün düzenleme amacı ve lafzı dikkate alınarak kanaatimizce bu koşulların; para borcunun ifasında borçlunun temerrüde düşmüş olması, alacaklının temerrüt faizi ile karşılanamayan aşkın bir zararının bulunması, alacalının bu zararı ile borçlunun temerrüdü olgusu arasında uygun nedensellik bağı bulunması ve borçlunun kusuru (kusursuzluğunu ispatlayamamış olması) şeklinde ele alınması isabetlidir.46 Aşkın zararın ön koşulu şüphesiz borçlunun temerrüde düşmesidir. Temerrüdün koşulları genel olarak TB 117. maddede düzenlenmekte olup (tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde ise TMK 123. maddede), konusu para olan borç ilişkilerinde borçlunun temerrüde düşmesi için kural olarak alacaklı tarafından borçluya ihtarda bulunulması şarttır. Ancak TBK 117/2. fıkrada yer verilen “Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için 44 Ayrancı, s. 115. 45 Akçaal, s. 1075; Zeytinoğlu, s. 257; Keser, s. 486; Eren, s. 1232. 46 Doktrinde bazı yazarlarca, bu şartlar arasına alacaklının talebi de eklenmekle birlikte, kanaatimizce bu unsur aşkın zararı karakterize eden ve bu hususta bir talep ileri sürülebilmesinin koşulları arasında değerlendirilmemelidir. Bu bağlamda temerrüt faizi için ve re’sen hareket yükümlülüğünün söz konusu olduğu hukuki menfaat alanları dışında tüm talepler için HMK 26. maddede yer alan (1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır” şeklindeki düzenleme nedeniyle aynı sonuca varmak zaruridir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1