Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

116 *nFHO <aUJÕ .aUaUOaUÕ Ba÷OaPÕnda $şkÕn =aUaU bildirim şarttır.” hükmü kapsamında, haksız filden doğan para borçlarında haksız fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zengileşmenin gerçekleştiği tarihte, ihtara gerek kalmaksızın borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşmede ihtarsız temerrüdün gerçekleşebilmesi için zenginleşenin kötü niyetli olması gerekmekte olup, iyi niyetli zenginleşen açısından temerrüt için ihtar koşulu varlığını sürdürmektedir.47 Ayrıca borcun para borcu olması zaruri olup, faiz ve faizin karşılayamadığı zarar ancak para borçları açısından mümkün olabilir.48 TBK 122. madde kapsamında talepte bulunabilmek için gereken ikinci şart aşkın zararın varlığıdır. Bu husus TBK 122. madde metninde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa…” denilerek açıkça ifade edilmiştir. Aşkın zarar, borçlunun temerrüde düştüğü tarihten, fiili ödeme gününe kadar ki zararları kapsamına almakta olup, alacaklının malvarlığında temerrüt sonucunda oluşan durum ile temerrüde düşülmesi idi oluşacak mal varlığı (farazi malvarlığı) arasındaki farkı ifade etmektedir.49 Sözleşme serbestisi ve TBK 120. maddenin açık lafzı karşısında, tarafların temerrüt faiz oranını belirlemeleri mümkündür. Bu durum yani temerrüt faiz oranının taraflarca kararlaştırılmış olması, aşkın zarar talebinde bulunmaya engel olmayıp, taraflarca kararlaştırılan oranı aşan zarar, aşkın zarar olarak değerlendirilmelidir. Bir diğer ifade ile temerrüt faizine ilişkin özel oran kararlaştırılması aşkın zarar iddiasının ileri sürülmesine engel olmaz. Zira TBK 122. maddede öngörülen temerrüt faizi hem kanuni temerrüt faizini hem de akdi temerrüt faizini ifade etmektedir. Bu bağlamda, tarafların sözleşme ile kanuni faiz oranı üzerinde bir faiz kararlaştırmış olduğu hallerde, alacaklının aşkın zarar talebinden vazgeçtiği sonucu çıkarılamaz.50 Şayet zarar ta47 Kılıçoğlu, s. 905; 48 Akçaal, s. 1074; Kılıçoğlu, s. 905; Ayrancı, s. 103 vd.; Resioğlu, s. 377; Para borcu dışındaki borçlarda borçlunun temerrüde düşmesi durumunda, alacaklı iddia ettiği azarlarını ancak temerrütle ilgili genel hükümlere yani TBK 112, 118 ve 123. maddelere dayanarak ileri sürebilir. Bkz. Kılıçoğlu, s. 905; 49 Zeytinoğlu, s. 1080. 50 Keser, s. 486 vd.; Barlas, s. 191; Kılıçoğlu, s. 906 vd. Kılıçoğlu bu sonucun, sözleşmede ceza koşulunun kararlaştırılmamasına rağmen, alacaklının ceza koşulu ile karşılanmayan fazla zararını kanıtlayarak talep edebilmesine ilişkin TBK 180/2. fıkra hükmüyle paralellik gösterdiğini belirtmektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1