Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

117 7BB 'HUJLVL ùHEnHP 1(Bø2ö/8 g1(5 raflarca tespit edilen veya yürürlükteki mevzuta uyarınca geçerli olan temerrüt faizi miktarını aşmıyor veya bu miktara eşit ise, doğal olarak aşkın bir zararın varlığından bahsedilemez. Ancak temerrüt faizini aşan bir zararın varlığı halinde elbette aşkın zarar yanında temerrüt faizi de talep edilebilecektir. Zira aşkın zarar temerrüt faizi ile karşılanamayan ek zararı ifade etmektedir.51 Yukarıda belirtildiği üzere, temerrüt faizini aşan zararın niteliği doktrinde tartışmalı olup, kanaatimizce müspet ve menfi zarar ayırımı yapılmaksızın değerlendirme yapılması hükmün “…temerrüt faizini aşan bir zarar… ” şeklindeki ifade tarzına ve düzenleme amacına uygundur. Olayın niteliğine göre belirtilen zararın müspet veya menfi zarar kalemleri arasında yer alması mümkündür. Bu kapsamda aşkın zarar sadece fiili zarardan ibaret olmayıp, bazı hallerde yoksun kalınan kar da aşkın zarar talebinin konusunu oluşturabilir.52 Bu bağlamda doktrinde ve yargı kararlarında verilen örnekler incelendiğinde; borçlunun zamanında edimini ifa etmemesi nedeniyle alacağını vaktinde borçludan alamayan alacaklının, işlerini yürütmek için ihtiyaç duyduğu krediyi piyasadan yüksek bir faizle sağlamaya çalışması durumunda, temerrüt faizinden daha fazla faiz ödemiş olması nedeniyle uğradığı ek zarar; alacaklının borçlunun temerrüdü nedeniyle, vaktinde ödeyemediği borç yüzünden kendi alacaklısına ceza koşulu ödemek zorunda kalması nedeniyle uğradığı zarar; benzer şekilde alacağını borçludan zamanında tahsil edemeyen alacaklının kendi borcu nedeniyle icra takibine maruz kalması ve mallarının düşük bedellerle haczedilmesi suretiyle uğradığı zarar; borçlunun temerrüdü nedeniyle alacaklının bedelini ödeyemediği bir başka sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle oluşan zarar; alacaklının, borçlunun temerrüdü nedeniyle, kendisinin de üçüncü bir kişiye olan borcunu yerine getiremeyerek temerrüde düşmesi ve aldığı temerrüt faizinden daha yüksek oranda bir temerrüt faizi ödemek zorunda kalması suretiyle uğradığı zarar; borçlunun edimin ifasını geciktirdiği süreçte yani temerrüt tarihinden tahsil tarihine kadar geçen sürede, paranın değerinde yaşanan değer kaybının temerrüt faizinden fazla olması nede51 Bkz. Akçaal, s. 1076. 52 Kılıçoğlu, s. 903; Keser, s. 485.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1