120 *nFHO <aUJÕ .aUaUOaUÕ Ba÷OaPÕnda $şkÕn =aUaU dilemeyeceğinin62; borçlu tarafından alacaklının zarara uğramadığının veya borcunu vaktinde ifa etmiş olsaydı dahi alacaklının paranın değerinin düşmesini önleyecek bir yatırım gerçekleştirmeyeceğinin ispatlanması durumunda, borçlunun aşkın zararın tazmini ile yükümlü olmayacağının63 kabul edildiği görülmektedir. 3- Aşkın Zararın İspatı: Somut ve Soyut İspat Yöntemleri Temerrüt faizinden farklı olarak alacaklı aşkın zararının varlığını ispat etmek zorundadır. TBK 122. madde kapsamında alacaklının talebi faize değil faiz ile karşılanamayan zarara yönelik olup alacaklı böyle bir zararın doğduğunu, yani geçmiş günler faizinin uğranılan zararı karşılamadığını kendisi ispat etmek durumundadır. Zararın varlık ve miktarı ispata ihtiyaç göstermekte olup, bu hususta TBK 50 ila 52. maddelerde yer alan zararın ispatı, hesaplanması, tenkis ve tazminatın takdirine ilişkin hükümlerin uygulama alanı bulacağı kabul edilmektedir.64 Aşkın zararın ispatında hangi yöntemin uygulanacağı hususunda doktrinde görüş birliği bulunmamakta olup, bu görüş farklılıklarının benzer şekilde yargı kararlarında da yaşandığı gözlemlenmektedir. Bu kapsamda aşkın zararın ispatında somut ve soyut yöntemlerin kullanılması söz konusudur. Somut yöntem uyarınca, temerrüt faizini aşan bir zarara uğradığını iddia eden alacaklının, farazi olarak temerrüt tarihi ve fiili ödeme tarihi arasındaki değer kaybına ilişkin parametlere veya verilere dayanması mümkün olmayıp, zararın varlığının somut vakıa ve delillerle ortaya konulması gerekir. Bu nedenle fiili karinelerden yararlanılarak ispat faaliyetinin gerçekleştirildiği kabul edilemez.65 62 Yargıtay 13. HD, 22.11.1994 tarih, 1994/8904 esas, 1994/10313 karar; Yargıtay 13. HD, 27.06.1994 tarih, 1994/4500 esas, 1994/6339 karar; Akçaal, s. 1079; Zeytinoğlu, s. 260. 63 Yargıtay 15. HD, 19.06.2014 tarih, 2013/3883 esas, 2014/10313 karar; Keser, s. 487. 64 TBK 114/II. fıkra düzenlemesi nedeniyle, bu hükümler sözleşmeye aykırılık nedeniyle doğan tazminat istemleri açısından da geçerlidir. Bkz. Kılıçoğlu, s. 521 vd., 903, 909. 65 Zeytinoğlu, s. 259 vd. 262; Hüseyin Altaş, “Munzam Zararda İspat Sorunu”, AÜHFD, 50(1), 2001, s. 123 vd.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1