121 7BB 'HUJLVL ùHEnHP 1(Bø2ö/8 g1(5 Söz konusu somut vakıa ve deliller her olay açısından farklılaşmakla birlikte, bu vasıtalar alacaklının iddia ettiği zararın varlığını ve bu zarar ile temerrüt olgusu arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu kanıtlamaya elverişli olmalıdır. Yargıtay da “ Zararların kanıtlanması işleminin tek bir ispat vasıtasına bağlanması; hakimin, delilleri serbestçe takdir edip vicdani kanaatine göre hüküm kurmasını öneren yasal kuralı sınırlandıracağı gibi hukukun zaman içinde gelişimini de önleyebilecektir” diyerek, olayın niteliğine uygun somut vakıa ve delillere ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır.66 Somut zarar örnekleri olarak, alacaklının temerrüt nedeniyle yüksek oranlı faiz ile kredi kullanması, ödediği kredi dosya masrafları, temerrüt neticesinde alacaklının üçüncü kişilere ödemek zorunda kaldığı temerrüt faizi, cezai şart gibi ödemelerden kaynaklanan zararlar, alacaklının sahibi olduğu paraya çevrilecek malvarlığı değerlerini ucuza satmak zorunda kalması, borçlunun temerrüdü nedeniyle alacaklının bedelini ödeyemediği bir başka sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle oluşan zararlar gösterilmektedir.67 Bu bağlamda zararla ilgili soyut bir iddianın yeterli olmadığı, özellikle alacaklının fiilen yaptığı işi ve faaliyet alanının, ileri südüğü zararın oluşabileceğine ilişkin iddiası ile somut olarak örtüşmesi aranmaktadır. Bu nedenle somut yöntem alacaklı açısından ispat zorluğu oluşturan bir yöntemdir.68 Soyut yöntem uyarınca alacaklı, zararın varlığını somut olarak ortaya koyan ve kendi çalışma düzeni ve iş ilişkileri ile bağlantılı ispat 66 Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 8.10.1999 tarih ve 1997/2 esas, 1999/1 karar. 67 Kılıçoğlu, s. 909; Keser, s. 489; Eren, s. 1231; Barlas, s. 203; Akçaal, s. 1076 vd.; Oğuzman/Öz, N. 163. 68 Zeytinoğlu, s. 259; Keser, s. 492. Keser, özellikle sözleşmeden doğan borçlar söz konusu olduğunda, aşkın zarar dolayısı ile tazminat belirlenirken somut olayın özelliklerinin dikkate alınması gerektiğini, bu kapsamda örneğin sözleşmeden doğan para borcu için vade kararlaştırılmışsa, her vadeli borç, alacaklı için zamanında ödenmeme riskini de içerdiği için alacaklının, sözleşmenin kuruluşu aşamasında borçlunun ödeme kabiliyetini araştırmamasının tazminatın değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiğini, tazminat belirlenirken, TBK md 114/f.2’nin yaptığı yollama gereğince, TBK md 51’de ifade edilen “mevcut durumun” özelliklerinin dikkate alınmasının zaruri olduğu, “vadenin belirlenmesi”, “borçlunun ödeme güçsüzlüğünün dikkate alınmaması” ve bunun gibi hususların hükmedilecek tazminattan ayrı ayrı indirim sebebi yapılması gerektiğini, alacaklının temerrüde düşen borçluya uzun bir süre icra takibi yapmaması ya da dava açmaması da alacaklının kusuru olarak değerlendirilebileceğinden bu durumun da TBK md 52 gereğince “kusura” dayalı indirim yapılmasını gerektireceğini ifade etmektedir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1