Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

16 .Õ] dRFXkOaUÕna <|nHOLk .HVLşLPVHO $\UÕPFÕOÕk Roma İmparatorluğu’nda babanın, yeni doğan bebeği terk etme yetkisi vardır. Roma’da, Forum Holitorium’da dikilmiş Columna Lactaria (Süt Sütunu)’nın altı gibi bebeklerin bırakılmaları için özellikle ayrılmış yerler bulunurdu. Yeni doğum yapmış Romalı kadınların uğrak yeri olan kamuya açık yerlerin çevresine bırakılan bebeklerin çoğunun kız çocuğu olduğu bilinmektedir.41 Söz konusu örnekler yani anne karnındaki bir bebeğin cinsiyetinden dolayı yaşama hakkının ihlal edilmesi veya bebek doğduğunda toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gösteren araçlara başvurulması ya da kız çocuklarının baba tarafından sokağa bırakılmasının babaya tanınan bir hak olması ya da kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi ya da tanrıya kurban olarak sunulması hep kız çocuklarına yönelik kesişimsel ayrımcılık örnekleridir. Bu örneklerde erkek çocukları ya da kadınlar aynı ayrımcılığa uğramamakta, yalnızca kız çocukları söz konusu uygulamaların mağduru olmaktadırlar. Yani söz konusu örneklerde kesişimsel ayrımcılık, yaş ve cinsiyet unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Yukarıda verilen tarihsel örneklerin ardından kız çocuklarına yönelik kesişimsel ayrımcılığın güncel örnekleri sunulacak, ardından da söz konusu ayrımcı uygulamaların kız çocuklarının hangi tür insan haklarını ihlal ettiği üzerinde durulacaktır. Toplumsal cinsiyet kalıpları sebebiyle bugün gerek ülkemizde gerekse dünya üzerinde kadının ikinci cins olduğu algısı yaygındır. Bu algı sebebiyle kız çocukları pek çok toplumda bir mal statüsünde görülmekte, alınıp satılmakta, bir mal nakil vasıtası ya da değiş tokuş aracı olarak kabul edilmektedir. Örneğin Hindistan’daki çeyiz sistemine göre kadınlar ve kız çocukları, evlendirilerek gittikleri eve aynı zamanda belirli bir mal yani çeyiz de götürürler. Bu çeyiz, iki ailenin üzerinde anlaştıkları miktarda taşınmaz ve/veya taşınır mallardan oluşur. Evliliğin gerçekleşmesinin üzerinden belirli bir süre geçtikten sonra eğer vaat edilen çeyiz karşı tarafa nakledilmezse, erkek, karısını yakarak öldürür ya da en iyi ihtimalle kadın/kız çocuğu ağır yanıklarla yaralı olarak kurtulur. Buna Hindistan’da “çeyiz cinayetleri” ya da “gelin yakma” adı verilmektedir. Bugün için çok sık uygulanmaktadır; fakat kayıtlara genellikle mutfakta yanma şeklinde geçirilmekte ve 41 Nurcan İpek, “Arkaik ve Klasik Dönem Roma Ailesinde Çocuk ve Yeni Doğan Bebeğin Terk Edilmesi Meselesi”, MÜHF-HAD, C. 23, S. 2, Aralık 2017, s. 334.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1