Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

253 7BB 'HUJLVL 0XKaPPHW g=(.(6 (IH ',5(1ø6$ felâketinde yukarıda açıklanan durum göstermektedir ki ortada birçok açıdan kasttan ihmale kadar farklı derecelerde kusur söz konusudur. Kusur ise sorumluluk doğuracaktır. Keza bu süreçte en önemli sorunlardan biri de açılması muhtemel hukuk davaları, ortaya çıkacak özel hukuk kaynaklı uyuşmazlıklar ve yargılamalardır. Bu yargılamalarda da özel bir düzenleme yoksa, şüphesiz genel yargılama kuralları uygulanacaktır. Ancak olayın ve bu olaydan kaynaklanan vakıaların özelliği, ister istemez yargılamada da kendini gösterecektir. Yani genel yargılama kuralları uygulansa da bunların olayın özelliğinden kaynaklanan yansımaları ve uygulamaları olacaktır. Çünkü, yargılama konusu hayat olayının ortaya çıkardığı uyuşmazlığa esas vakıalar, bunu gerekli hatta zorunlu kılmaktadır. Bu sebeple, deprem ve diğer felâket hâllerinde bazı temel yargılama hukuku kurallarına ve sorunlarına özellikle dikkat edilmeli, daha rafine şekilde titizlikle değerlendirilmelidir. Deyim yerindeyse düz bir mantık ve uygulama ile sıradan normal bir dava ve uyuşmazlık gibi bu konuların ele alınması düşünülemez. Şüphesiz zorlama birtakım yorumlarla usûl ilke ve kurallarının dışına çıkılamaz; ancak bu olayın özelliğini de dikkate almamak anlamına gelmemelidir. Bazı usûlî kurumlar ilk başta düşünüldüğü kadar basit ve doğrudan uygulanacak nitelikte olmayabilir. Bu sorunlar içinde ispat, deliller, bunların tespiti ağırlıklı mesele teşkil etmektedir. Ancak bunun dışında da birçok yargılama sorunu ortaya çıkacaktır. Böyle bir felâket durumunda yargı organları da hukuken ve fiilen birçok engelle karşılaşmakta, hatta görev yapamaz hâle gelebilmektedirler. Esasen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve usûl kuralları, ortaya çıkan sorunların çözümüne kapı açacak, yol gösterecek, hak kayıplarının önüne geçecek bir potansiyele sahiptir. Bilgiye dayalı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun içeriğine uygun, bilinçli, doğru ve süratli bir yargı uygulaması geliştirilebilirse, yargı bu depremden enkazda kalmadan çıkabilir. Çünkü, bu konudaki yargısal sorunların önemli ölçüde çaresi vardır. Aksi hâlde, yargının kendisi de ikinci bir mağduriyet alanı oluşturacak, bir de yargı üzerinden hak kayıpları doğacaktır. En büyük endişemiz, bugüne kadar bazı temel kavram ve kurumların doğru uygulanmaması yönündeki ısrarın inatla sürdürülmesidir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1