Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

260 'HSUHP YH BHn]HUL )HOkkHW 'XUXPOaUÕnda 0HdHnv 8V€O +XkXkX 6RUXnOaUÕ +akkÕnda pılmış olsa dahi, durumun özelliği gereği kişilerin o tebligatı gerçekten edinmeleri mümkün olamayacağından duruma göre hukukî dinlenilme hakkı, savunma hakkı ihlâl edilmesi sonucu ortaya çıkabilecek, sırf bu sebeplerle yargılamalar gecikebilecektir.9 Özellikle Yargıtay kararlarına da yansıdığı üzere, tebligat konusundaki eksiklikler zaman zaman yargılamaların uzamasının en önemli sebepleridir. Kanaatimizce bir süre elektronik tebligatın da durdurulması uygun olacaktır. Depremde hayatını kaybeden avukatların elektronik tebligat hesabına tebligat yapılması veya yaralandığı için hastanede tedavi gören bir avukata tebligat yapılması, makul görülemez, yeni sorunlara yol açacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, ülkemiz henüz elektronik tebligatı bugün yapılmaya çalışılanın aksine, bu kadar yaygınlaştıracak kapasitede alt yapıda değildir. İnternetin hatta elektriğin zaman zaman kesildiği görülmektedir. Her ne kadar kurumlar için kabul edilse de kişiler bakımından elektronik tebligatın zorunlu olmaması gerekir. Elektronik tebligatın muhatabı talep etmediği sürece elektronik tebligat yapılamamalı, muhatap talep ederse bu mümkün olmalı. Ancak mesai saatlerinde içerisinde yapılmalıdır. Deprem bölgesinde gece vakti avukata tebligat yapmanın anlamsızlığı açıktır. Hayatını sürdürme telaşında olan insanlara ne olursa olsun ben tebligat yaparım demek bir sosyal hukuk devleti anlayışı değildir. C. FEVKÂLADE HÂLLERDE YARGILAMA VE ADLÎ İŞLEMLER KONUSUNDA ÖZEL DÜZENLEME İHTİYACI Özellikle Covid pandemisi, daha sonra karşılaşılan Elâzığ, İzmir Depremleri, keza diğer genel, yerel veya kısmî felâketler döneminde de ortaya çıkan durum göstermiştir ki bu tür felâket hâllerine ilişkin yargı hazırlıklı değildir; her seferinde yeniden ne yapacağız telaşı ile hareket etmekte ve geç kalınmaktadır.10 Bu telaşla istenen düzenlemeler yapılamamakta, yapılsa da eksik kalmakta, bazen yeni karışıklıklara yol açmakta, keza bunların kalıcı bir yönü de bulunmamaktadır. 9 Özekes, Hukukî Dinlenilme Hakkı, s. 98 vd. 10 Bu konuda bkz. Muhammet Özekes, “Covid-19 Salgını Sebebiyle Özel Hukuk Alanında Yapılan Düzenlemelerin Doğurduğu Sorunlar Üzerine Tespitler ve Öneriler”, COVID-19 Salgınının Hukukî Boyutu, 2. Bası, İstanbul 2021, s. 3 vd.; Murat Atalı/Ersin Erdoğan, “Covid-19 Salgını Sebebiyle Yapılan Düzenlemelerin Medenî Usûl Hukuku Alanına Yansımaları”, COVID-19 Salgınının Hukukî Boyutu, 2. Bası, İstanbul 2021, s. 25 vd.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1