Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

267 7BB 'HUJLVL 0XKaPPHW g=(.(6 (IH ',5(1ø6$ kayın hısımlarının bulunması veya olağanüstü hâl ilân edilen illerde felâkete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafi edilmesi ya da ihtiyaçların karşılanması amacıyla bu illere gitmeleri hâlinde bu madde hükmü, söz konusu kişiler bakımından da sadece bir ay süreyle (yani 06.03.2023 tarihine kadar) uygulanacaktır. Tüm bunların ilgili organ ve makamlara şüphesiz belgelenmesi ya da bilgisinin verilmesi gerekmektedir. Kişilerin, anılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamında olup olmadığının takdiri ilgili makamdadır. Bu hükümlerin sosyal koruyucu hükümler olduğu düşünülerek, tereddüt hâlinde kişi lehine yorum yapılması daha uygun olur. Ayrıca bir dosya kapsamında çifte karakterli durumlar doğabileceği unutulmamalıdır. Örneğin, taraflardan birisinin çift vekili olduğu durumlarda, vekillerinden birisinin anılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamındayken, diğerinin kapsam dışında olması mümkündür. Bu gibi durumlarda da lehe yorum yapılması daha isabetli olacaktır. Olayın özelliği gereği, taraflara gerekli kolaylıklar gösterilerek eski hâle getirme (HMK m. 95 vd.), gecikmiş itiraz (İİK m. 65) gibi genel hükümlere gitmeden, süreler hakkında bu imkânı kullanmaları daha uygun olur. Çünkü, bunlar hem özel hem öncelikli hükümlerdir. Aksi hâlde adalete erişim, hukukî dinlenilme hakkı veya hak arama hürriyeti bakımından sorunlar doğabilir, yargı ve icra organlarının bu konulardaki eksiklikleri bireysel başvuru konusu edilebilir. Şüphesiz deprem bölgesinde bu hükümlerin uygulanması kolaydır. Çünkü hem yargı organları hem taraf ve avukatlar o yerdedir, durum bilinmektedir. Ancak depremden etkilenen bir kişi ya da avukatın deprem bölgesi dışında başka bir yerde yapması gereken işlem, açması gereken dava veya takip olduğunda, bunun, en azından o süre içinde bazı sorunlar doğurması muhtemeldir. Örneğin, deprem bölgesi dışında görülen bir davada veya takipte süreler genel anlamda durmadığı için, işlemin taraflarından birinin deprem bölgesinde olduğu bilinmiyorsa, fark edilemiyorsa takibe veya devam edebilecektir, bunun sonucu olarak da işlem kesinleşebilir. Kesinleşen bu işleme bağlı olarak başkaları hak sahibi olduğunda, depremden etkilenen bölgede bulunan taraf veya avukatın daha sonra itiraz etmesi hâlinde bu durumun nasıl sonuç doğuracağı belirsizdir. Örneğin, tekrar eski duruma mı döndürülecektir, ne gibi işlem yapılacaktır, bunların düzeltilmesi

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1