Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

273 7BB 'HUJLVL 0XKaPPHW g=(.(6 (IH ',5(1ø6$ gerekse mahkemece yapılan keşifler sonucu alınan bilirkişi raporları ile sabit olduğu, davalının da açma yapmadığını değil taşınmazın tapulu olduğunu savunduğunu, tapu kaydını ibraz için davalı tarafa süre verildiğini, tapu kaydı sunulamadığını, davalının savunması da gözetilerek ormandan açma yaptığı ortada iken, hukuk mahkemesini, ceza mahkemesi kararının kesinleşmesini beklemeye zorunlu bırakmanın yargılamanın ucuz, basit ve çabuk olması kuralı ile bağdaşmayacağı, ceza yargılaması sonucunda hükmedilen cezanın, af veya benzeri bir düzenleme ile ortadan kaldırılsa dahi hukuk mahkemesinin (kusur varsa) tazminata hükmetmekle yükümlü olduğu, davalının ormandan açma yaptığı sabit olduğundan ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği yönündeki bozma ilamına iştirak edilmediği gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını temyize taraf vekilleri getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının dava konusu edilen eylemleri nedeniyle aleyhinde açılan ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır […] Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır”. HGK, 14.01.2015, 1445/41 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi). “Öncelikle somut bir olayla ilgili olarak ceza yargılaması ve hukuk yargılaması arasındaki ilişki genel olarak dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde ortaya konulmuştur. Anılan maddeye göre, ‘Hâkim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez’ denilmektedir. Benzer düzenleme karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesinde de yer almaktadır. Bu hükümlerde kısaca, hukuk hâkimin ceza ve hukuk yargılamasının kendisine özgü kuralları bulunması sebebiyle ceza mahkemesinde yapılan işlemler ve verilen kararlarla kural olarak bağlı olmadığı ifade edilmek istenmiştir. Ancak söz konusu hükümlere dayanılarak ceza mahkemesince yapılan, maddi vakıaların tespiti ile sanığa yüklenen eylemin sabit olup olmadığına ilişkin belirlemelerin hukuk hakimini bağlamayacağı söylenemez. Çünkü aksinin kabulü halinde aynı olayla ilgili olarak yargı tarafından iki farklı gerçeklik oluşturulmasına zemin hazırlanması söz konusu olur ki bu durumun benimsenmesi mümkün değildir. Somut olaya dönülecek olunursa; yapılan açıklamalar ışığında, mahkemece söz konusu ceza davasının akıbeti araştırılarak dava devam ediyorsa sonucunun beklenmesi, sonuçlanmışsa ceza davası dosyasının aslının ya da onaylı bir örneğinin dosya kapsamına dahil edilerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedilip feshedilmediğinin belirlenmesi gerekirken bunun yapılmayarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”. HGK, 26.02.2016, 768/196 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi). Aynı yönde bkz. 19. HD, 13.12.2012, 12515/19021 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi); 19. HD, 28.02.2011, 12721/2580 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi); 4. HD, 17.11.2020, 1822/3965 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi); 4. HD, 20.02.2019, 13028/871; 9. HD, 13.05.2015, 14432/17700 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi); 17. HD, 14.03.2013, 78/3326 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi); 13. HD, 07.05.2015, 23430/14707(Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi); 4. HD, 15.09.2009, 14435/9954 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi); 13. HD, 01.10.2015, 21619/28237 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi); 11. HD, 05.10.2000, 6225/7490 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi); 11. HD, 23.01.2003, 7962/568 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1