Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

276 'HSUHP YH BHn]HUL )HOkkHW 'XUXPOaUÕnda 0HdHnv 8V€O +XkXkX 6RUXnOaUÕ +akkÕnda ve diğer ilgili tüzel kişiler, bu davaları açabilir ve bu davalar bağlamında geçici hukukî korumaları talep edebilir.25 Her ne kadar kanun davadan bahsetmişse de davanın öncülü ve geçici koruması olan diğer tedbirlerin de talep edilmesi mümkündür.26 Bu davalar kapsamında her türlü tespit ve koruyucu dava açılabilir ancak tazminat ve kişisel haklara ilişkin davalar açılamaz.27 Ancak açılacak topluluk davalarında elde edilecek deliller ve alınacak kararlar, kişilerin açacakları bireysel davalar bakımından da birer delil niteliğinde olacağından oldukça önemlidir. Bu konuda açılması muhtemel diğer bir dava türü ise belirsiz alacak davasıdır (HMK m. 107). Dava tarihinde alacağın miktar veya değerini tam ve kesin olarak belirlemenin kişiden beklenemeyeceği ya da bunun imkânsız olduğu durumlarda, hukukî ilişki ve asgarî belirlenen miktar veya değer belirtilerek belirsiz alacak davası açabilir. Deprem sebebiyle ortaya çıkan zararlar farklılık gösterebilecektir. Hakkaniyet ilkesi gereği ortaya çıkan zararların tam olarak karşılanması gerektiğinden, özellikle deprem gibi doğal afetlerde zararın miktarının tam olarak belirlenemezken zarar görenin kesin bir miktar belirterek dava açmaya zorlanması durumunda zararın tamamının karşılanabilmesi söz konusu olmaz.28 Bu zararların bir kısmı, devam eden zarar (örneğin sürekli tedavi, zararın hâlen devam etmesi vb.) olabilecek, birçoğunda ise zararların tespiti ancak davalılardan edinilecek bilgi ile veya özel bir uzmanlıkla mümkün olabilecektir. Belirsiz alacak davası açılabilmesi için davanın açıldığı tarihte zarar görenin alacağın miktarını belirlemeyi mümkün kılan bilgi ve belgelere sahip olmaması (“sübjektif imkânsızlık”) yeterlidir.29 Yine davacının zararı belirlemesi objektif 25 Melis Taşpolat Tuğsavul, Kolektif Hukuki Yarar Çerçevesinde Topluluk Davaları, İstanbul 2016, s. 192 vd. 26 Hakan Pekcanıtez, Pekcanıtez Medenî Usûl Hukuku, C. II, 15. Bası, İstanbul 2017, s. 1103. 27 Tanrıver, olması gereken hukuk bakımından tüzel kişilere, usûl ekonomisine uygunluğun sağlanması, aynı hayat olayından kaynaklanıyor olması sebebiyle organik açıdan bağlılığı bulunan talepler hakkında birbiriyle çelişen hükümlerin verilmesinin önlenmesi ve dolayısıyla hukuksal barışın korunabilmesi için, üyeleri ya da mensupları lehine, tazminata hükmedilmesini isteme yetkisi verilmesinin daha isabetli olacağını ifade etmiştir (Tanrıver, s. 675-676). 28 Hakan Pekcanıtez, Belirsiz Alacak Davası, Ankara 2011, s. 83. 29 Pekcanıtez, Pekcanıtez Usûl, C. II, s. 1028; Pekcanıtez, Belirsiz Alacak Davası, s. 43-45; Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 332; Cemil Simil, Belirsiz Alacak Davası, İstanbul 2013, s. 218; Görgün/Börü/Kodakoğlu, s. 224; Tanrıver, s. 639.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1