277 7BB 'HUJLVL 0XKaPPHW g=(.(6 (IH ',5(1ø6$ olarak kolayca mümkün olmayabilir. Bu sebeple, yargılama hukuku bakımından özel ve yeni bir doktrin ve içtihat alanı olarak, bu tür durumlar için belirsiz alacak davasının çerçevesinin iyi çizilmesi gerekmektedir.30 Bu söylediklerimizden depremle bağlantılı tüm davaların belirsiz alacak davası şeklinde açılabileceği sonucu çıkartılmamalıdır; ancak bu durum belirsiz alacak davasının şartları oluştuğunda yeni bir uygulama alanı olacaktır. Bu iki önemli dava dışında, ayrıca tespit davası (HMK m. 106), kısmî dava (HMK m. 109), dava yığılmasının (HMK m. 110) da özel görünümleri karşımıza çıkabilecektir. Burada özellikle deprem durumunun birçok açıdan tespit davası için aranması gereken özel hukukî yarar şartını sağladığı söylenebilir. Zira eda davası açılabilen durumlarda tespit davası açılamasa da bir hakkın veya hukukî ilişkinin varlığı ya da yokluğu hakkında güncel bir yarar varsa tespit davası açılabilir.31 Kişilerin eldeki verilerle eda davası açması henüz mümkün olmayabilir, ayrıca bazı başvuruları yapmak için zarar ve hak kaybının tespiti gerekebilir. Bu sebeple tespit davalarında aranması gereken özel hukukî yarar bakımından da burada özellikle dikkatli olunmalı ve değerlendirme yapılmalıdır. Açılacak davalarda dava türleri yanında, taraf sorunlarıyla da sık sık karşılaşılacaktır. Felâketin büyüklüğü çerçevesinde, bir yandan hak kayıplarına uğramamak için bir an önce dava açılması isteği, ancak bu süre içinde a hak sahipleri ve kendilerine karşı talepte bulunacak kişilerin ölmesi, kaybolması gibi sorunlar sebebiyle, tarafların doğru gösterilememesi durumu ortaya çıkabilir. Keza kendilerine karşı dava açılması muhtemel kişilerdeki çokluk da yine ayrı bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Çünkü, duruma göre kamu kurumları, mühendis, müteahhit, denetim sorumlusu gibi birden fazla muhatap olacaktır. Bunların her zaman doğru tespiti ve davanın yönlendirilmesi mümkün olamayabilir. Yine örneğin, çöken aynı binada bulunan kişilerin maddî hukukla da bağlantı içinde hangi durumda birlikte dava açabileceği tartışmaları da gündemde olacaktır. 30 Bu konuda bkz. Simil, s. 149 vd. 31 Pekcanıtez, Pekcanıtez Usûl, C. II, s. 977; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 217; Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 329; Kuru/Aydın, El Kitabı, s. 404-405; Kuru/Aydın, Ders Kitabı, s. 141; Arslan/Yılmaz/Taşpınar Ayvaz/Hanağası, s. 301; Görgün/ Börü/Kodakoğlu, s. 230.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1