Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

37 7BB 'HUJLVL (]JL $<*h1 (ùø7/ø Kanaatimizce, yeter ki işlendiği öğrenilen suç olgusuna ilişkin bilgi ve belge kabul edilebilsin, uzlaştırma sürecinde yapılan açıklamalardan ihbara konu suça ilişkin olanlar soruşturma ve kovuşturmada delil olarak kullanılabilir. Çünkü bu bilgiler, uzlaştırmacının göreviyle ilişkili olarak öğrendiği bilgi olması nedeniyle suçu ihbar yükümlülüğü doğuran, ancak uzlaştırmacının görevlendirildiği suça ilişkin bilgi kabul edilemeyeceğinden sır saklama yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmeyen bilgilerdir.29 Kaldı ki böyle bir durumda TCK’nın 279. maddesinin gereği olarak uzlaştırmacının suçu ihbar etmekle kanunun hükmünü yerine getirdiği göz önünde bulundurulduğunda ihbarın hukuka uygun olduğuna şüphe yoktur. Anayasa’nın 38. maddesinin; “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez” hükmü karşısında bu ihbarın hukuka uygun kabul edilerek soruşturmayı başlatan basit suç şüphesine vücut verdiği30 de göz önünde bulundurulduğunda konusu itibariyle hukuka uygun delil teşkil eden söz konusu ihbardan yola çıkılarak elde edilen suça ilişkin delillerin, bu kapsamda uzlaştırma müzakerelerindeki açıklamalardan işlendiği öğrenilen suça ilişkin olanların yapılan yargılamada hukuka uygun deliller olarak değerlendirilebileceğini düşünüyoruz.31 29 Uzlaştırma sürecinde gizlilik ilkesi ve sınırlarına ilişkin tartışmalar için bkz., Mary Ellen Reimund, “Confidentiality in Victim Offender Mediation: A False Promise”, J. Disp. Resol., Vol. 2004, Iss. 2 [2004], Art. 3, p. 401-427. 30 Ezgi Aygün Eşitli, Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığına Dair Karar, Ankara 2022, s. 28. 31 Kanunen zorunlu olduğundan uzlaştırmacının suçu ihbar yükümlülüğü olduğu, buna karşın uzlaştırma sürecinde yapılan açıklamaların ve diğer belgelerin ihbara konu suçun aydınlatılmasında delil olarak kullanılamayacağına ilişkin farklı görüş için bkz., Erdem/Eser/Özşahinli, s. 37. Bir başka görüşe göre ise, şüphelinin müzakerelerde uzlaştırmaya konu suçtan başka bir suçu işlediğini itiraf etmesi halinde, itiraf ettiği suçun uzlaştırmaya konu suçla bağlantılı olması durumunda tutanağa geçirilmesi gerekir. Aksi halde şüphelinin rızası ile geçirilebilir. Bu durumda savcı tarafından tutanaktaki bu ifade ihbar kabul edilmek durumundadır. Buna karşın tutanaktaki itiraf ve açıklamalar CMK m. 253/20 gereğince delil olarak kullanılamaz. Şüpheli rıza göstermezse TCK m. 279’un aradığı şartlar gerçekleştiği takdirde ihbar yükümlülüğü doğacaktır (Mustafa Özen, Ceza Muhakemesi Hukuku Dersleri, 3. Baskı, Ankara 2018, s. 95). Diğer bir görüş ise müzakereler sırasında ortaya çıkan suçun ihbar edilmesini gizlilik ilkesine aykırılık olarak değerlendirmekte, ancak müzakere esnasında suç işlenmişse, süreç içerisinde uzlaştırma konusu dışında işlenen suç söz konusu olduğundan bildirilmesi gerektiğini ifade etmektedir (Akbulut/Aksan, s. 54 vd.).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1