Türkiye Barolar Birliği Dergisi 166.Sayı

246 TKRPDs +REEes¶un LeYÕDWKDn¶GD 6unGu÷u DR÷D <DsDODrÕnÕn 6iyDseW )eOseIesi ,úÕ÷ÕnGD yani toplanması ve çıkarılmasından, başka bir şey değildir.”6 Böylece insan, algıladığı nesne hakkında düşünerek, adlar ve bağlantılarından en büyük icadı olan konuşmayı gerçekleştiren canlıdır. Öyle ki, Hobbes’a göre doğruluk ve yanlışlığın olabilmesi için de konuşmaya ihtiyaç vardır. İki ad, bir sonuç veya doğrulama üretecek şekilde bir araya getirildiğinde: sözgelimi; insan canlı bir yaratıktır veya o bir insan ise, canlı bir yaratıktır gibi; eğer şu sondaki ad, canlı yaratık, daha önceki ad olan insan sözcüğünün ifade ettiği her şeyi ifade ediyorsa, o zaman doğrulama veya sonuç doğrudur; aksi takdirde yanlıştır. Çünkü doğru ve yanlış, nesnelerin değil, konuşmanın vasıflarıdır.7 Görüldüğü üzere konuşmanın olduğu yerde, doğru ve yanlıştan söz edilebilir. Konuşma ile düşüncelerin belirtilmesi, insanları diğer canlılardan ayıran yeni bir yeteneğini ortaya çıkarır. Düşünceler ki, “onlar olmadan önce, insanlar arasında, aslanlar, ayılar ve kurtlar arasında olduğundan fazla devlet veya toplum veya anlaşma veya barış yoktu.”8 İnsanlar birbirlerine düşüncelerini aktararak anlaşma sağlarlar. Anlaşmanın ürünü olan toplum sözleşmesi ile devletin oluşumu sağlanır. Böylece Hobbes, devlet kavramına konuşma yüklemini bağlar. Jean Jacques Rousseau ise: “Ama en güçlü dil, işaretin konuşmadan önce her şeyi söylediği dildir. (…) Ama kalbi harekete geçirmek ve güçlü duygulanımları alevlendirmek söz konusu olduğunda, durum başkadır.”9 der. Rousseau, temel gereksinimlerden ziyade güçlü duygulanımlar halinde konuşmanın insanları birbirine yaklaştırdığını belirtir. Konuşmanın dolayısıyla insanın farklı ele alınışı, doğa durumu ve toplum sözleşmesi hakkında farklı yorumlara ulaşılmasına neden olacaktır. Çünkü, toplum sözleşmesi hakkında açıklamada bulunan filozoflar, insan anlayışından hareketle doğa durumunu ve doğa durumundan çıkış olarak toplum sözleşmesini sunarlar. Hobbes’a göre iyi ve kötü kavramları, konuşan kişi açısından farklılık göstereceği için mutlak değildir. “Bir insanın iştahı veya ar6 Hobbes, Leviathan, s. 43. 7 Hobbes, Leviathan, s. 38. 8 Hobbes, Leviathan, s. 35. 9 Jean Jacques Rousseau, Dillerin Kökeni Üstüne Deneme, çev. Ömer Albayrak, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul Mart 2018, ss. 3, 4.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1