Türkiye Barolar Birliği Dergisi 167.Sayı

249 TBB Dergisi 2023 (167) Zeynep Sümeyra DEVECİ doğru olmakla birlikte, bu hususun çekişmesiz yargı bakımından uygulama alanı bulmayan taraf kurumu ile açıklanması ve maddî anlamda ilgililerin davacı ve davalı olarak adlandırılması yerinde değildir. Bunun yerine hem anne hem de baba ilgili olarak adlandırılmalı ve bu sıfatla yargılamaya dahil edilmelidir. Yine bu yargılama bakımından çocuk, maddî anlamda ilgili olarak yargılamaya katılma hakkına sahiptir. Yargıtay’ın kararlarında belirttiği gibi davacı ve davalı sıfatı kullanılırsa çocuk bu yargılama bakımından ne davacı ne de davalı sıfatına sahip kabul edilebilir. Zira yargılamada kendisi bir talepte bulunmadığı gibi kendisinden de bir talepte bulunulmamaktadır. Bu sebeple çekişmesiz yargı işleri bakımından çekişmeli yargıya ilişkin kurumlar ihtiyacı karşılamamaktadır. Çocuk, hukukî durumunu yakından etkileyen bu yargılama bakımından her zaman yargılamaya katılarak görüş bildirme ve yargılamada usûli işlemler yapabilme hakkına sahiptir. Bu hakkın çocuğa tanınmaması, açıkça hukukî dinlenilme hakkının ihlali anlamına gelir. Dolayısıyla eğer çocuk ayırt etme gücüne sahipse yasal temsilcinin katılımına ihtiyaç duymaksızın yargılamaya katılarak görüş açıklayabilir.113 Ancak ayırt etme gücü bulunmuyorsa kural olarak yasal temsilcisi vasıtasıyla yargılamada temsil edilmelidir.114 Yargılamanın konusu itibariyle çocuk ile kanunî temsilci olan velayet hakkı sahibi ebeveyn arasında menfaat çatışması bulunduğundan çocuğa temsil kayyımı atanması ve bu vasıtayla çocuğun yargılamaya dahil edilmesi gerekir.115 113 Özge Yücel, Çocuğun Kayyım Tarafından Temsili, Turhan Kitabevi, Ankara, 2011, s. 129. Yazar söz konusu değerlendirmeyi velayetin kaldırılması yargılaması bakımından yapmış olmakla birlikte velayetin değiştirilmesi yargılaması da niteliği itibariyle benzerlik gösterdiğinden çocuğun hukukî durumu bakımından aynı açıklamalar geçerlidir. 114 Yücel, s. 129. 115 “Çocukları ilgilendiren davalarda çocuk ile, velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde, çocuğa bir temsilci atanması gerekir (Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 4. maddesi). Bu durumda, davacı baba ve davalılar ile küçük Z. X. arasında menfaat çatışması bulunduğu nazara alınarak, küçük Z. X.’i davada temsil etmek üzere kayyım atanması için (TMK md.426/2) yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulması, atanacak kayyımın duruşmaya çağrılması ve göstermesi halinde delillerin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik hasım ve inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır”. 2. HD, T. 18.3.2015, 25587/4867 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi). Aynı yönde bkz. HGK, T. 23.5.2018, 2949/1133 (Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1