Türkiye Barolar Birliği Dergisi 167.Sayı

276 Avukatlık Sözleşmesinde Ücrete İlişkin Bir Hükmün Bulunması ve Bunun Aşırı Yüksek Olması... nın bulunması aranır.22 Ücrete ilişkin aşırı yüksek oran içeren sözleşme hükmü açısından değerlendirme yapmak gerekirse, bir avukatın kendi mesleğine özgü temel kuralları getiren Avukatlık Kanunu’nda yer alan emredici bir hükmü bilmemesi düşünülemez. Karşı tarafta ise, çoğu zaman bu durumu bilmeyen, maddenin ifadesine göre bu tür sözleşmeler açısından deneyimsizlik ya da düşüncesiz olan,23 sözleşmenin imzalandığı anda oldukça yaşlı olan, sağlık sorunları ya da para ihtiyacı sebebi ile zor durumda olan tüketici statüsündeki bir kişi olabilir. Böyle bir senaryoda, elde edilecek bedelin yaklaşık yüzde ellisi gibi bir oranına isabet edecek şekilde ücret sözleşmesi imzalatılması aşırı yararlanmanın ispatı için yeterli sayılabilir. Böyle bir ücret hükmü içeren avukatlık sözleşmenin, müvekkilinin haklarını gerektiğinde kendine karşı dahi koruması beklenen basiretli bir avukat24 tarafından hazırlanmış olması, aşırı yararlanmanın ispatlanmasını daha da kolaylaştıracaktır. Bu açıklamalar ışığında, sözleşmenin ücrete ilişkin hükmü geçersizse artık TBK m. 28 hükmüne göre, sözleşmede söz konusu olan aşırı yararlanmaya dayalı bu oransızlık, zarar görenin, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesi ile ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini istemesi suretiyle yok edilebilir. Şüphesiz, vekâlet sözleşmesi, sürek22 Eren, Genel Hükümler, s. 474; Antalya, C. 1, s. 421; Kılıçoğlu, s. 295; Oğuzman, C. 1, s. 136; Kocayusufpaşaoğlu/Hatemi/Serozan/Arpacı, C. 1, s. 492. 23 Düşüncesizlik, bir kişinin karakter olarak hafif düşünce ve yapıda olması değildir. Somut olayda, yapılan sözleşme yönünden özen göstermeme, düşüncesiz davranmış olmasıdır. Dolayısıyla, bu ifade, zarar gören tarafın belirli bir konuda eksik yetenekli olması, uzağı görememesi, yaptığı sözleşmenin doğuracağı hüküm ve sonuçları gereği gibi öngörememesi anlamına gelir. Deneyimsizlik ise, zarar gören kişinin hayat ve yapılan iş türü bakımından işlerde bilgi eksikliği olmasını ifade eder. Eren, Genel Hükümler, s. 473; Antalya, C. 1, s. 420; Kocayusufpaşaoğlu/ Hatemi/Serozan/Arpacı, C. 1, s. 488-489; Kılıçoğlu, s. 294; Oğuzman, C. 1, s. 136, Örnekte verilen durumda, iş sahibinin avukat karşısında bu tanımlamalara göre deneyimsiz veya düşüncesiz olduğu ileri sürülebilir. 24 Öğretide, TBK m. 506/3 hükmünün “Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır” ifadesinden yola çıkarak vekilin bu arada avukatın özen borcunun 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre yükseltildiği ve eskisine nazaran çok daha fazla objektifleştirildiği yönünde bkz, Mustafa Alper Gümüş, “Borçlar Hukuku Özel Hükümler”, C. 2, İstanbul 2012, s. 156, 163 vd. Özen sorumluluğunun somut görünümler için bkz, Cenk Akil, “Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu Kararları Işığında Avukatın Görevini Özenle Yerine Getirme Yükümlülüğü”, HHF Dergisi, Ankara 2012, C. 2, S. 1, s. 11-26.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1