Türkiye Barolar Birliği Dergisi 167.Sayı

400 Normatif İsnat ve Hukuki Muhakeme: Bir Yargı Kararının Analizi düşünülmesi gerektiğini ileri sürüyorum:55 Normatif isnatla yargıç, “verili hukuk materyalini” “tanımalı” ve “anlamlı bir bütün olarak” “kavramalıdır.” Bir başka deyişle, “anlama kalıbı” olarak iuris veya temel norm, yargıcın muhakemesini olması gereken anlama yönlendirir. Olması gereken anlam, “pozitif hukukun tüm verilerini temsil eden” normlar arasında aşkınsal-mantıksal bir bağlantının kurulmasıyla ortaya çıkar. Dolayısıyla yargıcın hukuki bilişi, normatif isnatla vazedeceği ‘tekil hukuk normunun,’56 diğer pozitif hukuk normlarıyla “çelişmemesi” gerektiğini de bilmelidir. Hukuki muhakemenin sui generis tanımlayıcı öğelerini temel normun işlevleriyle yeniden formüle edelim. (1) İsnat: Realitedeki vaka ile verili hukuk normunun “olması gereken” bir anlamla birbirine bağlanmasıdır. (2) Normatiflik: Hukuk normları somut olaya isnat edilirken, verili pozitif hukuk “anlamlı bir bütün” olarak kavranmalı, dahası isnat sonucunda ortaya çıkan tekil norm da “sistemin çelişmez birliği”ni varsaymalıdır.57 Aşağıdaki Genel Kurul kararını normatif akıl yürüt(eme)menin bir örneği olarak irdeliyorum. İkinci bölüm, normatif olması gereken hukuki muhakemenin “olgusal gerçekliğe” (facticity) nasıl indirgendiğini ortaya seriyor. Nitekim birinci bölüm tam da bu nedensellik kategorisiyle akıl yürütme eğiliminin hukukun normatifliğine (Kelsen) ve aşkınsallığına (Kant) aykırılığını kanıtlamak için yazıldı: Yargıç, salt maddi olgulara referansla (nedensellik kategorisi/empirik çıkarım) ve 55 Temel norm, “normatif hukuk düzeninin normları arasında geçerlilik ilişkisi kurarak ve bu düzene ait tüm normların geçerliliğinin temeli olarak, norm yaratıcı ve birleştirici bir gücü sabit hale getirir.” (Paul Gragl, “In Defence of Kelsenian Monism: Countering Hart and Raz”, Jurisprudence, Vol. 8/2, 2007, (pp. 287–318), ss. 294-295). 56 Kelsen’e göre, yargıç veya mahkeme nesnel geçerliliği haiz genel bir hukuk normu (hukuk yasası) üretmez: “Bir yargıç tarafından dile getirilen ‘yargı’, artık yargıcın uyguladığı norm olmak dışında, kelimenin mantıksal anlamıyla bir yargı değildir. Bunun yerine, bu ‘yargı’ somut olaydaki geçerliliği ile sınırlanmış ve ‘yasa’ olarak adlandırılan genel normdan bağımsızlaşmış bir norm – bireysel bir normdur.” (Hans Kelsen, “Norm ve Değer”, Çev. Kasım Akbaş, Hukuk Kuramı, C. 2., S. 5, Eylül-Ekim 2015, (ss. 20-24), s. 22). 57 Kelsen açısından bir yargı kararı veya yargıç yorumu, genel normun çizdiği çerçeve dahilinde kalınarak verilir. Yargıç yorumu, genel normun (hukuk yasası) dışına çıkmayan, fakat genel normdan çıkarılabilecek pek çok tekil normdan biridir. Bu demektir ki yargıcın, ‘genel norm+somut olay=tekil norm’ üretme sürecinde geniş bir takdir yetkisi vardır. Başka bir deyişle, bir hukuk normunun farklı yorumu her daim mümkündür. (Kelsen, Saf Hukuk Kuramı, ss. 95-100).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1