11 TBB Dergisi 2023 (168) İmge IŞIKLAR ÜLGEN ren “İnsan Hakları ve Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’dir (AİHS)”. Sözleşme Türkiye tarafından 4 Kasım 1950 tarihinde imzalanmış, 10 Mart 1954 tarihinde onaylanıp 18 Mayıs 1954 tarihinde yürürlüğe girmiştir.32 Sözleşme’de kişilerin soyadına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında kadının evlendikten sonra önceki soyadını kullanması hususu Sözleşme’nin “Özel ve Aile Hayatına Saygı” kenar başlıklı 8. maddesi33 ve “Ayrımcılık Yasağı” kenar başlıklı 14. maddesi34 kapsamında ele alınmaktadır. AİHS kapsamında kadının evlenmeden önceki soyadını kullanması talebiyle yapılan ilk başvuru,35 parlamento seçimlerine sadece evlenmeden önceki soyadıyla katılmak isteyen, toplumda önceki soyadıyla bilindiğini ve önceki soyadını kullanmadığı takdirde seçimleri kaybedebileceğini ileri süren Lucie Hagmann-Hüsler’in başvurusudur. Evlenmeden önceki soyadının kullanılması talebinin İsviçre idari makamları tarafından reddedilmesinin Sözleşme’nin 8. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden bahisle Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na yapılan başvuru neticesinde Komisyon, seçimlerin madde kapsamında ele alınmasının geniş bir yorum olacağını, ancak kadının seçim çalışmalarında şimdiki soyadı ile önceki soyadını birlikte kullanabileceğini, toplumsal hayatta kendisini tanıtabilmesi için bunun yeterli olduğunu, ailenin tamamının aynı soyadını kullanmasının tanınabilirliği sağladığını, soyadına ilişkin ayrımın objektif ve makul olması nedeniyle ayrımcılık yasağını ihlal etmediğini belirtmiştir.36 32 Deniz Ergene, “İnsan Hakları Hukukundaki Gelişmeler Işığında Türk Hukukunda Kadının ve Çocuğun Soyadı Meselesi ve Medenî Kanun’da Değişiklik Önerisi”, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, S. 31, 2011, s.148. 33 “Madde 8- 1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. 2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir”. 34 “Madde 14- Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır”. 35 Hagmann-Hüsler/İsviçre, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, Başvuru No. 8042/77, K.T. 15.12.1977. 36 Ergene, s.150.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1