Türkiye Barolar Birliği Dergisi 168.Sayı

219 TBB Dergisi 2023 (168) Hilal YILDIZ muştur. Ancak, yine de özel sınırlama nedeni öngörülmeyen haklar bakımından sınırlama nedenleri dar yorumlanmalı ve hakkın kapsamı daraltılmamalıdır. İlaveten mahkemeye erişim hakkı, hak arama özgürlüğünün bir görünümü olarak diğer temel hak ve özgürlüklerin korunmasının bir şartıdır. Dolayısıyla kanun yoluna başvurularda parasal sınırlar belirlenirken haklar arasında bir denge sağlanmaya çalışılmalıdır. Kanun yoluna başvurularda sonsuz bir başvuru sisteminin olması beklenemeyeceği gibi, hayatın olağan akışına da uygun olmayacaktır. Nitekim kişilerin sonsuz bir kanun yolu başvuru sisteminin düzenlendiği ortamda hukuki belirsizlik içinde yaşamalarını beklemek abesle iştigaldir. Belli bir yerde sonucun ortaya çıkması zorunludur.66 İdari yargılama usulünde olağan kanun yolları olarak istinaf ve temyiz düzenlenmiştir. Dolayısıyla kanun yolları tanındıysa bu yolların bazı dava türleri için kapatılması mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak kabul edilmektedir.67 Bu durumda kanun yollarına başvurularda parasal sınırların öngörülmesinin mahkemeye erişim hakkı bakımından uygun bir sınırlama ölçütü olup olmadığı belirlenmelidir. Kanun yollarının varlık nedeni hakimlerin de insan olmaları itibariyle yanılma olasılığıdır. Bu halde mahkemelerin verdiği her türlü kararda da yanılma ihtimali vardır.68 Kanun yollarının hatalı kararları düzeltme ve adaleti daha iyi sağlama konusunda faydası olduğuna ilişkin şüphe yoksa kanaatimizce herhangi bir parasal sınır öngörülmeden bütün kararlar için kanun yollarının açık olması gerekir. Aksi durum davanın tarafları için adalet duygusuna bir değer biçme anlamına gelecektir. Bir uyuşmazlık konusunda haklılığın değerinin parayla ölçülmesi söz konusu değildir.69 66 Ejder Yılmaz, “Hukuk Davalarında Yasayollarına Başvuru Hakkı ve Bu Hakkın Sınırlandırılmasının Yerindeliği Sorunu” Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 1988, S. 1, s. 133. 67 İnceoğlu, s. 117. 68 Yılmaz, s. 132. 69 Atilla Elmas, “1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 3156 Sayılı Kanun’a Genel Bakış”, Ankara Barosu Dergisi, 1984, S. 2, s. 247. Anayasa Mahkemesinin eğiliminin de hakkın değerinin mali külfete göre ölçülmesi yönünde olduğu söylenebilir. Nitekim Candan tarafından dikkat çekilen Anayasa Mahkemesi E: 2020/21, K: 2020/53, K. T.: 01.10.2020 künyeli kararda yüksek meblağlara ulaşabilen idari para cezalarının kişinin mali durumu üzerinde ağır ve ciddi bir yaptırım olması nedeniyle uyuşmazlık konusu düzenleme ip-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1