223 TBB Dergisi 2023 (168) Hilal YILDIZ bu miktarların kanun yoluna başvuruları önemli ölçüde engelleyeceği görülmektedir. İkinci olarak kanun yoluna başvurunun sınırsız bir hak şeklinde düzenlenmesi kanaatimizce mümkün değildir. Nitekim, bu halde de belirsizlik içinde geleceğe yönelik sürekli bir kaygı ortamı söz konusu olacaktır. Ancak sınırlamaların süre gibi para dışındaki unsurlar üzerinden yapılması adaleti daha sağlayıcı niteliktedir. Nihayetinde davanın değeri para ile ölçülmemeli, kanun yoluna başvurularda parasal bir sınır öngörülmemelidir. Üçüncü olarak ise parasal sınır uygulamasının devamı halinde dikkate alınan tarihin değişiklik göstererek derdest davaları etkilediği görülmüştür. Buna göre bazı istisnai uygulamalarla karşılaşılsa da istinaf yoluna başvurularda ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarih, temyiz yoluna başvurularda da bölge idare mahkemesi kararının verildiği tarih dikkate alınmaktadır. Bu halde aynı dava için, davanın açıldığı, ilk derece mahkemesinde kararın verildiği, bölge idare mahkemesi kararının verildiği tarih olmak üzere birden fazla uygulanma ihtimali olan parasal sınır olmaktadır. İlk derece mahkemesinde davanın açıldığı tarihte kanun yolu açık olan bir dava için kararın verildiği tarihte kanun yolunun kapanma tehlikesi olmaktan ziyade uygulamadaki durum bu şekildedir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesindeki denilebilir ki, her sene yeniden değerlendirilen oranlar sonucu ortaya çıkan miktarlar mahkemeye erişim hakkını doğrudan doğruya engellemektedir. Dolayısıyla öncelikle parasal sınırların miktarlarına ilişkin düzenleme getirilmelidir. Daha sonra ise kanun yolu açık olan bir dava için davanın aşamalarında çıkan yeni durumların etkisinin olmaması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle hangi andaki parasal sınırın uygulanacağı şüpheye yer bırakmayacak şekilde açık, net ve anlaşılır olmalıdır. Bu bağlamda uygulamada yeknesaklık sağlamak amacıyla yukarıda da ifade edildiği üzere kanuna açık bir hüküm eklenmelidir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1