Türkiye Barolar Birliği Dergisi 168.Sayı

235 TBB Dergisi 2023 (168) Melis TAŞPOLAT TUĞSAVUL Belirtmek gerekir ki; sözleşme taraflarının karşılıklı olarak kararlaştırdıkları geçerlilik şekli niteliği taşıyan iradi şekil şartlarına aykırılığın sonuçlarının20 hangi kapsamda uygulanacağı özellikle tarafların iradi bir şekil şartı kararlaştırmış olmalarına karşılık herhangi bir çekince ileri sürmeksizin -kararlaştırdıkları iradi şekil şartına göre değil- borçlarını ifa ettiklerinde iradi şekle ilişkin düzenlemeyi sonradan karşılıklı rıza ile değiştirdikleri kabul edilmektedir.21 Doktrinde adî ortaklık sözleşmelerine ilişkin olarak Yargıtay 13.HD., 26.05.1986 tarihli, 1986/1596 E., 1986/3120 K. sayılı kararında yer alan “Davalı savunmasında, İran`a yapılacak 10.000 tonluk kraft kağıdı ve kereste ihracatı konusunda taraflar arasında adî ortaklık kurulduğunu, ortaklık sözleşmesinin gereği olarak davacı şirketin temsilcileri tarafından, İran`a ihraç edilen 3000 ton kraft kağıdı nedeniyle davacı şirket adına açılan akreditif ile ilgili gayrikabili rücu ödeme talimatı verildiğini, anlaşmaya müsteniden verilen ödeme emrinin geçerli ve haklı olduğunu açıklamış ve 1.06.1983 günlü adi ortaklık sözleşmesini dosyaya ibraz etmiştir. Her ne kadar bu sözleşmede yalnız davacı G... A.Ş. yetkililerinin imzası ve şirket kaşesi varsa da davacı temsilcilerinin imzasını taşıyan bu belge davalı şirkete verildiğine ve onun tarafından mahkemeye ibraz edildiğine göre belgede davalının imzasının olmaması sözleşmenin bağlayıcılığı yönünden eksiklik olarak kabul edilemez. Sözleşme altındaki imzaların davacı şirket temsilcilerine ait olduğu kabul edilmektedir. O halde davacı şirket bu sözleşme ile bağlıdır. ….Kaldı ki ortaklık sözleşmesinin davalı şirketin kuruluş safhasında yapıldığı kabul edilse bile, şirketin kuruluşu tamamlandığına ve davalı şirket kendi adına yapılan muameleyi benimsediğine göre, bu yön ortaklık sözleşmesinin geçerliliğini etkiler nitelikte değildir….” şeklindeki imzanın bulunmamasının adî ortaklık sözleşmesinin bağlayıcılığını etkilemeyeceği sonucuna varan kararına istinaden -her ne kadar yerindeliği tartışmaya açık olsa da- Borçlar hukuku doktrininde kabul edilen sözleşmenin taraflarca iradi şekle tâbi 20 Türk doktrininde hâkim görüş ve Yargıtay şekle aykırılığın yaptırımının kesin hükümsüzlük olduğu yönündedir. Bu hükümsüzlük zamanın geçmesi ile veya icâzet ile ortadan kalkmaz, herkes tarafından ileri sürülebilir ve hâkim tarafından re’sen dikkate alınır. Diğer taraftan anılan görüş uyarınca da şekil eksikliği sebebiyle hükümsüzlüğü ileri sürme hakkı kötüye kullanılıyorsa Kanun bunu himaye etmeyecek (TMK m. 2/II) ve sözleşme geçerli imiş gibi sonuç doğuracaktır. Bkz. M. Kemal Oğuzman/M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1, 17.Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2019, s. 160 vd. Tekinay/Akman/Burcuoğlu/ Altop, s. 102 vd. Ayrıca bkz. Hamamcıoğlu/Karamanlıoğlu, s.1323 vd. 21 Doktrinde taraflardan biri veya her ikisinin kararlaştırılan şekil şartı yerine getirilmeden ifada bulunursa şeklin geçerlilik şartı olmadığının ortaya çıktığını belirtmiştir. Bkz. Eren, s. 284; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 136.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1