246 Adî Ortaklık Sözleşmesinin İspatı Meselesi le kendi lehine hak çıkaran taraf talepte bulunan davacı olabilirse de her davada ispat yükünün davacıda olduğu söylenemeyecektir, ispat yükü tarafların davadaki konumları ile ilgili değil; iddia ettikleri vakıalarla ilgili bir husustur, başka bir ifade ile vakıayı hangi tarafın ileri sürdüğü değil; o vakıadan hangi tarafın lehine hak çıkardığı tespit edilmelidir.50İşte bu durumda adî ortaklık sözleşmesinin varlığından kendi lehine hak çıkartan tarafın bu ilişkinin mevcut olduğunu kesin delillerle (senetle)51 ispat edilmesi gerekecektir. Yargıtay’ın da meseleye yaklaşımının temelde bu yönde olduğu belirtilebilir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, HGK, 16.01.2020 tarihli, E. 2017/1019, K. 2020/25 sayılı kararında, adî ortaklık sözleşmesinin yazılı yapılmasının bir geçerlilik koşulu değil, ispat aracı olduğu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.200/II düzenlemesine dikkat çekilerek karşı tarafa ilgili hükmün birinci fıkrası hatırlatılarak açık muvafakati halinde tanık dinletilebileceği, ayrıca tarafların tamamının veya bazılarının ya da birinin ortaklığa katılma payı olarak bir taşınmaz mal veya motorlu taşıt aracı ya da fikri bir hak konuyorsa bu tür devir işlemlerinin Kanun’da öngörülen şekilde yapılmış olmasına bağlı bulunduğu vurgulanmıştır.52 yapılmıştır (Taşpınar, s. 162). İspat yükü, belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda vakıa iddiasında bulunan tarafa düşen usûlî bir yüktür (Pekcanıtez/ Atalay/Özekes, s. 354). Türk Medeni Kanunu m.6 düzenlemesinde yer alan “yükümlüdür” kelimesinin ispatın bir “yük” olması karşısında isabetli olmadığı yönünde bkz. Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 481.Türk Medenî Kanunu m. 6 düzenlemesinin zımnen ilga edildiği sonucuna varmak gerektiğine ilişkin bkz.Tanrıver, s.863.Ayrıcabkz.Budak/Karaaslan,s.262-263; Alangoya/Yıldırım/Deren Yıldırım, s.311-312; Başözen, s. 87 vd. 50 Bkz.Atalay, Pekcanıtez Usûl, s.1697; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.354-355.Umar/ Yılmaz yalnızca ispatın zorluğunun ispat yükünü taşıyan tarafı bu yükten kurtarmayacağına ve bunun temel kural olduğunu vurgulamıştır. Bkz. Umar/Yılmaz, s. 67 vd. Bu konuda bkz. Atalay, s. 121 vd. Ayrıca bkz. Çiftçi, s. 586 vd. 51 Doktrinde senetle ispat zorunluluğu yerine “kesin delille ispat zorunluluğu” denilmesinin daha doğru olduğu, zira senetle ispatı zorunlu olan bir hukukî işlemin başka kesin deliller ile de ispat edilebileceği ancak senet bu kesin deliller içerisinde en önemlisi olduğundan bunu “senetle ispat zorunluluğu ” (HMK m.200 düzenlemesinin kenar başlığında olduğu gibi) olarak ifade edildiği ve fakat senetle ispat zorunluluğu hakkındaki açıklamaların diğer kesin deliller için de geçerli olduğuna dikkat çekilmiştir (Kuru/Aydın, s. 694; Erturgut, s. 176-177.) 52 (Legalbank Elektronik Hukuk Bankası). Ekleyelim ki; anılan kararda uyuşmazlık konusu sözleşmenin tarafları kardeş olduğundan senetle ispat kuralının istisnalarından olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.203 uygulama alanı bulmuştur. Ayrıca bkz. Yarg.13.HD, 16.3.1994, 1094/2519; 24.02.1999, 856/1766, 28.11.1986, 3892/5876 tarihli kararları ve Şener s. 39 vd. Söz konusu görüşler için bkz. Tolga
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1