247 TBB Dergisi 2023 (168) Melis TAŞPOLAT TUĞSAVUL İsviçre Federal Mahkemesi 24.08.2017 tarihli, 5A_392/2017 tarihli53, miras ortaklığının adî ortaklığa dönüşmesine ilişkin bir kararında54 ispatlanması gereken hususun; taraflar arasındaki miras ortaklığının adî ortaklığa dönüşmesine ilişkin iradelerinin ve ortak amacın bu yönde oluşup oluşmadığı, şartlar ve dışa yansıyan davranış şeklinin taraflar arasında sözleşmenin akdedildiği yönünde kabul edilip edilmeyeceği olduğu belirtilerek bu hususta ispat yükünün davacıda olduğu vurgulanmıştır. Ancak davacının mirasın bölündüğüne ve dolayısıyla miras ortaklığının bir adî ortaklığa dönüştüğüne ilişkin sunduğu hesap açıldığına belge (zira maddi hukuka göre miras paylaşımı gerçekleşmeden önce bu şekilde bir bölünme de söz konusu olmayacaktır) ve ayrıca taraflar arasında akdedilmiş miras taksim sözleşmesinin de miras ortaklığının adî ortaklığa dönüşeceğine ilişkin açık irade beyanı yönünde yorumlanamayacağını, kaldı ki; banka hesap açılış tarihinin 14.01.2000 buna karşılık miras taksim sözleşmesi tarihinin 30.03.2001 olduğunu dolayısıyla banka hesap açılış tarihinin taksim sözleşmesinden önce olduğu ve bunun da miras ortaklığının adî ortaklığa dönüşmesi yönünde örtülü de olsa bir anlaşma olduğunu göstermeyeceğine karar vermiştir. İsviçre hukuku bakımından söz konusu karar miras ortaklığının adî ortaklığa dönüşmesinde bu hususun Ayoğlu, “Adi Ortaklık İlişkileri Bakımından Senetle İspat Zorunluluğunun Uygulanabilirliği Hakkında Düşünceler”, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.12, S.151-152, Mart-Nisan 2017, s. 32 vd. 53 bger.ch. 54 Anılan karar içeriği özetle şöyledir: Taraflar babalarının mirasçısı durumundadırlar ve miras ortaklığı oluşturmuşlardır. İsviçre hukukunda miras ortaklığı uzunca bir süre tasfiye edilmezse, yani miras paylaşımı yapılmazsa miras ortaklığının adî ortaklığa dönüşebileceği kabul edilmektedir. Ancak bunun şartı tarafların miras ortaklığının kaldırılması ve bu ilişkinin adî ortaklığa dönüştürülmesi yönünde açık iradelerinin oluşmasıdır. Mirasçılar tarafından bu konuda açık bir irade beyanı yoksa miras ortaklığının adî ortaklığa dönüşmesinde de yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır. Mirasçılar arasında zaten bir hukukî ilişki söz konusu olduğundan, birlikte bir etki yaratma isteği veya bu konuda bir proje taraflar arasındaki ticari nitelikte bir ilişki kurulacağının göstergesi değildir. Miras paylaşımından daha kapsamlı bir amaç değişikliğine ilişkin iradenin tüm mirasçılar tarafından ortaya konulması gerekir. Başka bir deyişle; miras ortaklığının adî ortaklığa dönüştürme iradesinin objektif şartlarda şüpheye mahal vermeyecek bir şekilde somut olarak ortaya konması gerekir. Doktrinde yer alan bu görüşler doğrultusunda miras ortaklığının adî ortaklığa dönüşmesi hususunda açık veya zımnî bir anlaşmanın bulunması gerektiği kabul edilmektedir. (Burada İsviçre Borçlar Kanunu m. 530/II düzenlemesinin bir istisnası olarak kabul edilmektedir).
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1