248 Adî Ortaklık Sözleşmesinin İspatı Meselesi ispat şeklinin nasıl olması gerektiğinin tespiti bakımından önemlidir. Zira her ne kadar karar içeriğinde açıkça zikredilmese ve genel olarak ispat şekline ilişkin bir belirleme yapılmasa da (çünkü karar içeriğinde açık veya örtülü irade beyanı ifadesi kullanılmıştır) kanaatimizce bu karardan miras ortaklığının adî ortaklığa dönüşmesine ilişkin bu yöndeki ortak amacı belirten yazılı bir sözleşmenin ortaya konulması gerekliliği sonucu ortaya çıkmaktadır. 2.Azınlık Görüşü: Her Türlü Delil ile İspatın Mümkün Olması Öte yandan doktrinde ağırlıklı yaklaşımın ve yerleşik Yargıtay uygulamasının aksi yönünde, özetle; tüm adî ortaklık sözleşmelerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.200/I kapsamında senetle ispat edilmesinin aramanın olayların büyük çoğunluğunda kanunda yer alan rakamsal sınır aşacağından günümüzün ekonomik koşulları göz önünde alındığında hemen her adî ortaklık sözleşmesinin ispat kaygısıyla yazılı şekle uygun olarak akdedilmesi gereğini kabul etmek demek olacağını, bu yaklaşımın ise Türk Borçlar Kanunu’nun benimsediği şekil serbestisinin pratikte devre dışı bırakılması, geçerlilik şekli niteliğinde olmayıp ispat şekli niteliğinde de olsa uygulamada tarafların yazılı şekle uyma zorunluluğu bırakılması anlamına geleceğini, oysaki tarafların şekil kaygısı olmaksızın bu sözleşmeyi akdetme imkânına sahip olmaları gerektiğini kanunen geçerlilik şekli olarak öngörülen şekil koşullarının toplumda yüksek bilinirlik oranına sahip olduğunu, buna karşılık ispat şekli olarak öngörülen şeklin hukukçular dışında toplumda bilinirlik düzeyinin çok az, neredeyse hiç olmadığını toplumumuzun hukukî destek alma alışkanlığının bulunmadığını, adî ortaklık sözleşmesine Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.200/I hükmünün uygulanmasını somut olay bazında adaletsiz sonuçlar yaratabileceğini, ispat şekli kavramının tek taraflı hukuki işlemler için söz konusu olan sözleşmelere yabancı bir kavram olduğunu, kanunen geçerlilik şekline tabi kılınmayan sözleşmelerin Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.200/I hükmünde öngörülen ispat şekline tâbi oldukları kabul edilecek olursa sözleşmenin kuruluş aşamasında irade beyanlarının örtülü de olabileceğini öngören Türk Borçlar Kanunu m.2/I düzenlemesinin önemini, anlamını ve uygulama alanını yitireceğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.200/I ‘de kullanılan hukukî işlem teriminin salt iki taraflı ya da çok taraflı olmaları sebebiyle sözleşmeleri
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1