250 Adî Ortaklık Sözleşmesinin İspatı Meselesi Mahkemesi’nin direnme kararına hem de Hukuk Genel Kurulu kararına değinilmesinde fayda vardır. Asliye Ticaret Mahkemesi 24.02.2021 tarihli ve 2021/17 E., 2021/120 K. sayılı kararı ile; adî ortaklık sözleşmesinin diğer sözleşmelerden farklı olduğu, bu nedenle klasik alacak haklarının ispatı bakımından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 200/1. maddesinde öngörülen senetle ispat zorunluluğunun adî ortaklık sözleşmelerinde uygulanamayacağı, davacı tarafın yalnızca tanık deliline dayanmadığı, diğer delillerle de ispat yükünü karşıladığı, davacının sunduğu dergi ve mecmualardaki ifade ve fotoğrafların delil başlangıcı olarak kabul edilmesi ve bu hâlde tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, bu doğrultuda davacının dinletmiş olduğu tanıklar ve yazılı deliller ile adî ortaklık ilişkisini ispatladığı gerekçesiyle direnme kararı vermiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, senetle ispat ve senede karşı senetle ispat kuralına değinmiş ve senede karşı senetle ispat kuralının bir istisnasının da delil sözleşmesi olduğu ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 18.03.1959 tarihli ve E. 1958/18; K. 1959/21 sayılı kararı uyarınca senetle ispat kuralının yalan tanıklığı önleme ve davada tarafların çıkarlarını koruma amacına yönelik olduğundan değeri belirli bir miktarı aşan hukukî işlemlerin senetle ispatlanmasına ilişkin ilkelerin kamu düzeninden olmaması sebebiyle tarafların açık muvafakati ile dinlenebileceğine işaret etmiştir.59Bu bağlamda da “bir taraf senetle ispatı gereken bir hukukî işlemi tanık ile ispat etmek isterse, HMK’nın 200. maddesinde açıkça yazılı olduğu gibi, hâkim, tanıkla ispat edilmek istenen hukukî işlemin senetle ispat edilmesi gerektiğini, ancak muvafakat ederse tanık dinlenebileceğini karşı tarafa hatırlatmak zorundadır. Hâkimin yukarıdaki şekilde hatırlatması ve sorması üzerine karşı taraf tanık dinlenmesine muvafakat ettiğini açık bir şekilde mahkemeye bildirirse (aslında senetle ispatı gereken), o hukukî işlem tanık ile ispat edilebilir. Bu hâlde, aslında senetle ispatı gereken bir hususun tanıkla ispat edilebileceği hakkında, mahkeme önünde sözlü olarak bir delil sözleşmesi yapılmış olur. Aksi hâlde, diğer iki şart (karşı tarafın muvafakati ve bunun tutanağa geçirilerek karşı tarafa okunup imza ettirilmesi) tamam olsa bile, taraflar arasında tanık dinlenmesine ilişkin bir delil sözleşmesi yapılmış olmaz ve aslında 59 Doktrinde mahkemenin bu muvafakati tutanağa geçmesinden önce teknik olarak delil sözleşmesinin tamamlanmış olacağı, muvafakatin tutanağa geçilmesinin açıklayıcı mahiyette olacağı ve teknik olarak bu andan itibaren ihtilaflı vakıanın tanıkla ispatının mümkün hâle geldiği belirtilmiştir (Yavas, s.407). Kanun’un lafzının tanık delilini saydığı ancak bundan her türlü takdiri delilin anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Bkz. Özkaya-Ferendeci, s. 817, dipn.13.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1