Türkiye Barolar Birliği Dergisi 168.Sayı

257 TBB Dergisi 2023 (168) Melis TAŞPOLAT TUĞSAVUL gün geçtikçe daha fazla genişlemekte olduğu ve dolayısıyla bu ispat kuralının artık eski kadar katı uygulamasının olmadığını söylemek mümkündür.80 Aynı zamanda adî ortaklık sözleşmesinin hukukî niteliği, tüm ihtiyaçlara cevap veren, birçok alanda uygulaması olan temel bir sözleşme türü olduğu göz önünde bulundurularak özellikle senetle ispat kuralının istisnaları çerçevesinde yorum yapılması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu noktada tespit edebildiğimiz Yargıtay kararlarında taraflara arasında akdedilmiş yazılı bir adî ortaklık sözleşmesi bulunmuyorsa kesin delillerle ispat zorunluluğu çerçevesinde ispat yükü kendisine düşen tarafın iddiasını diğer delillerle ispat edememesi hâlinde en son başvuracağı delil olan yemin delilinin81uygulanması gerekliliğinin altını çizmek gerekir. Biz adî ortaklık sözleşmeleri özelinde, bu sözleşmeleri geçerliliği bakımından şekil şartı bulunmaması, uygulamasının fazlalığı, kişisel ilişkilerin ön planda tutulmaması gibi sebeplerle yine somut olay değerlendirilerek senetle ispat kuralının en önemli istisnası kabul edilen82, kanun koyucunun senetle ispat kuralını çok sert uygulamak istemediğini, bir anlamda bu kuralı önemli ölçüde yumuşatan83delil başlangıcından -şartları çerçevesinde- mümkün olduğunca yararlanmanın isabetli olacağı düşüncesindeyiz. Aynı zamanda delil başlangıcının yazılı olmaması84, geçerlilik ve ispat şartına ilişkin farklılıkları azaltacağından Türk Borçlar Kanunu uyarınca adî ortaklık sözleşmesinin sözlü olarak yapılması durumunda sözleşmenin varlığını iddia eden tarafın delil başlangıcının şartlarını yerine getirme olanağı daha fazla olacaktır. Delil başlangıcı mevcutsa hâkim hem de80 Yavaş, s.495; Çiftçi, s. 786. 81 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ejder Yılmaz, Yemin, 3.Baskı, Ankara 2021, s. 27 vd. Çok genel olarak yemin teklif edecek tarafın ispat yükü kendisine düşen ve fakat iddiasını ve savunmasını ispat edememiş taraf olduğu belirtilebilecektir. Bu kapsamda yine ispat yükünün doğru belirlenmesinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Buna göre ispat yükünü taşıyan kimsenin doğru belirlenmesi yemin teklif edecek kimsenin hangi taraf olduğunu belirleyecektir. Zira kendisine ispat yükü düşmeyen tarafın diğer tarafa yemin teklif etmesi hukukî sonuç doğurmayacaktır. Bkz. Yılmaz, s. 48-49, s. 60. 82 Tanrıver, s.884. 83 Erdönmez, Pekcanıtez Usûl, s. 1845; Özkaya-Ferendeci, s. 825; Yavaş, s. 495. 84 Arslan/Yılmaz/Taşpınar/Ayvaz/Hanağası, s. 471; Tanrıver, s. 943. Senetle ispat zorunluluğunun istisnası olan delil başlangıcının, senet gibi yazılı olması gerektiğine ilişkin (senet başlangıcı) bkz. Kuru, Yazılı Delil, s, 1386-1387; Kuru/Aydın, s. 708.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1