Türkiye Barolar Birliği Dergisi 168.Sayı

258 Adî Ortaklık Sözleşmesinin İspatı Meselesi lil başlangıcı hem de dinlenen tanık veya diğer takdiri delilleri serbestçe değerlendirerek bir karar verecektir. Öte yandan adî ortaklık sözleşmelerinde borç sözleşmesi mi yoksa ortaklıklar hukuku bileşeninin mi ön planda olacağı tartışmalıdır.85 Dolayısıyla adî ortaklık sözleşmelerinin uygulama alanlarının çeşitliliği, farklı görünüm biçimlerine göre hangi unsurun ön planda tutulacağı da değişkenlik gösterebilecektir. Aynı zamanda aşağıda açıklamaya çalışacağımız üzere adî ortaklık sözleşmesinin bir de iç ilişki bakımından özellikleri mevcuttur. Bu bağlamda taraflar arasındaki ilişkinin tüm unsurları değerlendirilerek bu sözleşmelerin uygulanmasını sınırlandırılmayacak şekilde yorum yapılmalıdır. Ayrıca özellikle sözleşmenin kuruluşu bakımından ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda geçerlilik şekline uygun olmayan bir sözleşmeden doğan borçlar ifa edildikten sonra geçersizlik iddiasında bulunulması ya da bir tarafın şekle uyulmamasını sağladıktan sonra geçersizliği ileri sürmesinin Türk Medenî Kanunu m.2 anlamında hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilebileceği yönündeki kabulümüz doğrultusunda bu hususun da değerlendirme yapılırken dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz. Nitekim dürüstlük kuralı ve buna bağlı hakkın kötüye kullanılması yasağının bir genel hukuk ilkesi olarak Medenî Usûl86 ve İcra İflâs Hukuku’nda da uygulama alanı bulacağı kuşkusuz olup87 hâkim tarafından re’sen dikkate alınacaktır. B. İç Ortaklık Bakımından 1. Alt Katılım ve Gizli Ortaklık Kavramları İç ortaklık ortaklar arasındaki bir borç ilişkisi olup iki temel kavram altında incelenmesi mümkündür. Bunlar alt katılım ortaklığı ve gizli ortaklıktır. Alt katılım ortaklığı kavramı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olmasına rağmen gizli ortaklık kavramı Türk hukukun85 Bkz. Derdiman, s. 17-18. 86 Doktrinde maddi hukuk ile medenî usul hukuku arasında bir bütünlük ve ayrılmazlık özelliği göstermeyeceğini ve fakat bu iki hukuk dalı arasında sıkı bağlantının da göz ardı edilemeyeceği özellikle bir kimsenin maddi hukuktan doğan veya usulü haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uygun davranması gerektiği konusunda usul hukuku ile maddi hukukun birbirlerinden ayrılmayacak bir birlik içerisinde olduğu belirtilmiştir. Bkz. Ramazan Arslan, Medenî Usul Hukukunda Dürüstlük Kuralı, Ankara 1989, s. 46. 87 M. Kemal Oğuzman/Nami Barlas, Medenî Hukuk, Giriş/Kaynaklar/Temel Kavramlar, İstanbul 2021, s. 246.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1